Mimesis’den Neden Ayrıldım

Mimesis'den Duygu Dalyanoğlu, “Devlet Tiyatroları’nda Sezuan’ın İyi İnsanı” başlıklı bir yazı yazdı. Yazıya oyunun yönetmeni Yücel Erten bir yorum ekledi.  Hemen ardından, Mimesis Editör köşesinde “Tiyatro Dünyamızda Eleştiri ve Tartışma Kültürü” başlıklı bir yazı yayımlandı. Ayrıca bazı Mimesis üyeleri yorumlarıyla Duygu'nun yanında tartışmaya katıldı.

Editör, yazısında, “Bunun son örneklerinden birisini sütunlarımızda yer alan ve Devlet Tiyatroları’na ait bir oyun üzerine yazılmış bir eleştiriye yapılan yorumlarda görme fırsatını elde ettik” demektedir. “Son örnek” dendiğine göre daha önce de bu konuda örneklerin varlığı kabul edilmiştir. O halde Mimesis, neden ŞİMDİ reaksiyon göstermektedir, “arkadaşına dokunulduğu” için mi?

Doğrusunu isterseniz bugün “Oyunun yönetmeni uygulamacılar bölgesinde sıklıkla görülen bir refleksle oldukça somut verilere dayandırılmış bir eleştiri metininin yazarına, yine somut verilerden yola çıkarak yanıt vermek yerine onun eleştiri yapma ehliyeti bulunup bulunmadığını sorgulamayı tercih ediyordu”  ifadesiyle Yücel Erten’e ne yapması gerektiği hususunda akıl veren Mimesis’i oluşturan kişilerin seslerini,  örneği pek çok kez görülmüş benzer olaylarda, geçmişte  duymadım.

 Aslına bakarsanız Mimesis, kendince “tiyatro ve kültür” ile bağlantı kurduğu (bazıları bence zorlama) pek çok konuya müdahil olmuş, editoryal yazı yazmıştır. Bu yazılar kuşkusuz bir önceliği, tercihi ortaya koymaktadır. Bu,  Mimesis’in, sadece kendi sayfalarındaki yazılarla ilgili çerçevede değil daha geniş yani “tiyatro dünyasını” ilgilendiren konularda fikir beyan etmesinin gerekliliğine inandığını göstermiştir.

Mimesis, Haldun Taner’e “tilki kurnazı uyanık” ifadesi ile hakaret eden yazı ile ilgili “biz yayımlamadık ki” gerekçesinin arkasına saklanmış, yazıyı sayfasına almamış, bu şekilde “açıklaması gereken (olumlu/olumsuz) görüşten” kurtulmuş, konunun dışında kalarak “seyretmiştir”.  Öte yandan Mimesis,  “portali gerekirse farklı ve uzlaşmaz görüşlerin rahatça ifade edilebildiği bir platform olarak işletmeyi tercih ediyoruz” gerekçesini ileri sürerek Mimesis’in “görüşleri toplayan bir platform” olduğunu belirtmektedir ama Yücel Erten’in FARKLI yorumuna karşı  reaksiyon vermektedir.

Hal böyle iken, Mimesis, son editör yazısında “Tiyatro Dünyamızda Eleştiri ve Tartışma Kültürü” üzerine değerlendirme yapmakta, hatta bu konuda bir etkinlik düzenlemeyi düşündüğünü belirterek  tiyatro dünyamızın tümünü ilgilendiren bir konunun sözcülüğüne soyunmaktadır.

Bu yazı biraz da Mimesis’den gelen “tartışmayı sürdürelim” dileğinin gereği olarak kaleme alınmıştır ve bir süredir kişisel yazışmalar, telefon görüşmeleri ile devam eden fikir alış verişi sırasında değindiğim konular ve sorduğum sorulara alamadığım yanıtlar nedeniyle yazılmıştır.

Bir süredir mesajlar aracılığı ile görüşlerimi anlatmaya çalıştım. Kişisel mesajlarımda tiyatro binasının temelleri oyulurken, üst kattaki evlerimizde rahat oturmamızın yanıltıcı olduğunu belirttim. Bu nedenle saygısız aymaza “özür dilemesi" gerektiğinin hatırlatılmasını istedim ama Mimesis, açıklamalarında buna hiç değinmeden olayı kişisel bir olaymış gibi anlamayı ve anlatmayı tercih etti. Bu konuda editoryal yazı da yazmadı yazdığım "açık mektup"un altına eklediği not ile konuyu kendi istediği alana taşımayı tercih etti. 

"Mimesis’e Açık Mektup", sonraki gelişmelerle bazı konularda turnusol kağıdı olmuştur. Üzerinden bu yana geçen sürede Mimesis, vurgulamaya çalıştığım hususun önemini görmezden gelerek benim “artık portal yazarları arasında yer almak istemediğimi belirtmiş” olduğumu;  “Bu bağlamda Melih Anık’ın üzüntü verici kararını kabullenmekten başka yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyoruz” şeklinde görüş  belirtmiş olmasına rağmen talebimi bir türlü yerine getirmeyerek(21 Ocak 2012 saat 12: 05) yazı üzerinden yapılacak yorumlarla konuyu(ama aslında “beni” hedefte) canlı tutma gayreti içinde olmuştur. Bu çabanın kendilerine uzunca bir süredir yazı veren bir yazarı, giderayak yargılama/yargılatma  gibi "kişisel" olduğunun ya farkında değiller ya da özellikle yapıyorlar.  

“Umarız yaşanan bu durum son yıllarda pek çok örneğine rastladığımız tiyatro dünyamıza has kişiselleşmeye eğilimli yıkıcı tartışma alışkanlıklarının son örneği olur” diyerek davranışımı “kişisel yıkıcı tartışma” olarak değerlendiren;  arkadaşlarına yönelik bir yorum çerçevesinde reaksiyon gösterirken “kişisel” olmayı umursamayan;  tiyatro dünyamızdaki tartışma ve eleştiri kültürü konusunu hatırlatarak bunu “kişisel”likten çıkararak başka bir çerçeve ile sunmaya çalışan Mimesis’in tutum ve duruşunu,  “uyuyor mu yoksa uyanık mı olduğundan  emin olamadığım” tiyatro dünyasının takdirine sunarım.

Bu yazımın, beni Mimesis’den ayıran gerekçeleri içerdiğini düşünüyorum.

Melih Anık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri