Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Amerika BD'de Mülakatta Soramayacağınız Sorular

Amerika'da iş görüşmesi yapacak olanlara iki sayfalık bir not veriliyor. Bu notta mülakatta hangi soruları sorabileceğiniz ve  soramayacağınız yazılı. Size oradan özetliyorum: Soramayacağınız sorular: Doğum yeriniz ve Amerika'da veya dışında  yaşadığınız yerin adresi Birlikte yaşadığınız insanların isimleri ve size yakınlık dereceleri Oturduğunuz evin sahibi misiniz yoksa orada kiracı mısınız? Yaşınız veya doğum tarihiniz 40 yaşından büyük olan insanlara onların yaşlarını ortaya çıkaracak sorular Daha önce tutuklandın mı? Araban var mı? Kaç çocuğun var ve yaşları ne? Hangi dindensin? Hangi ülkede doğdun? Esas ülken neresi? Vatandaşı olduğun ülkede mi doğdun? Ait olduğun ülkenin dili? Bedensel engelin var mı? Fiziksel ve metal olarak seni işten uzak tutacak bir engelin var mı? Daha önceki çalıştığın iş yerinde yaralanmana neden olacak bir kaza geçirdin mi? Çocuğun var mı? Hamile misin? Yakın gelecekte çocuk sahibi olmayı planlıyor musu

Salaklığımın(?) Anıtı: Yeşilyurt Köyü'ndeki Ev

Resim
Kaç yılıydı? Fügen'le Yeşilyurt Köyü'ne ilk gittiğimiz tarihi düşünüyoruz. Allahtan benim günlüklerim var. Onların içinden çıkmak da mesele ya. Anılarımı farklı görünüşü olan defterlerde tuttum. İçgüdüsel olarak hangi defterin hangi döneme denk geldiğini kabaca  çıkarabiliyorum. Şansım da  yaver gidiyor ve açtığım dördüncü defterde buluyorum tarihi ve tuttuğum kısa notu: '1 Ocak 2003 Hasan boğuldu-Sütüven Şelalesi-Yeşilyurt- Yağmurlu bir hava'

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Resim
Atatürk'ün bir oyun seyretmek üzere geleceğini(1927'den sonra bir tarih) haber alan Muhsin Ertuğrul'un Atatürk'ün gecikmesini(dört dakika) dikkate almayarak   oyunu tam saatinde başlattığı, Atatürk'ün 'Ya öyle mi Muhsin Ertuğrul ile   görüşürüz ' dediği, salon dışında birinci perdenin bitmesini   beklediği, ikinci perdeyi seyrettiği, oyun sonunda da Muhsin Ertuğrul'u bu davranışından dolayı tebrik ettiği Neyyire Neyir'den dinlenmiş bir anı olarak anlatılır. Verilmek istenen mesaj çok açıktır. Atatürk bile olsan perde seni beklemez. Tiyatro zamanında başlar ve ciddi bir iştir. Atatürk, kurduğu Cumhuriyet'in emekleme dönemlerinde önemli kurumlardan biri olarak sanatı desteklediğini büyük bir tevazu ile göstermektedir. Zira onun için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğidir. Ama gözden kaçan bir hususu da not edelim. O gece Muhsin Ertuğrul ikinci perdeyi oynayacaklarını sanan oyunculara 'baştan alıyoruz' demiştir.

Bir Ergenlik Hikâyesi: ER-GEN-US CUMHURİYETİ (Dilek Erdem)

Dilek Erdem sağ olsun fikrime değer vermiş, kitabını imzalayıp göndermiş. Bir oturuşta okudum. Dilek Erdem kim? Sosyal medyada arkadaşız. Birbirimizi sosyal medyadaki paylaşımlarımızla tanıyoruz. Dışarıdan bakanlar farklı dünyaların insanı olduğumuzu düşünür. Muhtemelen de öyle ama 'insan'lık dünyasında çok ortak yönümüz var.   Kitap seviyoruz, insan seviyoruz.  

Benim Bayramlarım

Benim bayramlarım babamın sağ olduğu yıllarda kaldı. İnsan babası ölünce büyür derler ya çok doğrudur. Ben babam öldüğünde büyüdüm ama o bayramlar da gitti. Babamın olduğu bayramlar kışa denk geldi. 'Kış bayramları'nı yaşadım ama ömrümün 'yaz'ıydı o zamanlar. Çocukluktan gençliğe geçtiğim yılllardı. Bayram sabahları baş ucumdaki yeni giyeceklerimi hatırlamıyorum ama babamla gittiğim bayram namazları hiç aklımdan çıkmıyor. Caminin dışında kalacağımız için bir gece önceden hazırlanan seccadeleri, genellikle yağmurlu ve de karlı havalar olduğu için, seccadelerin altlarına serilecek naylon örtüleri ve evden çıkmadan annemin pişirdiği sütlü Türk kahvesini unutmadım. Babam ile karşılıklı sütlü kahve içmek büyüdüğümün göstergesi idi. Koltuğumuzun altına sıkıştırdığımız seccadelerimizi alıp camiye giderdik. Kendi seccademi taşımak da adam olmanın göstergesi idi. Babamın seçtiği yere önce naylonları sonra seccadeleri serer, ayakkabılarımızı çıkarıp seccadenin baş ucuna koyar b

Aydınların Rehabilite Edilmesi Gerekli

İyi Parti milletvekili adayı eski SAT komando   Kurmay Albay   Ali Türkşen, Halktv'da Halkın Arena'sı programında yaşadığı bir olayı paylaştı. Seçim çalışmaları sırasında bir yerde kenarda oturan bir amcaya yaklaşmış ve muhabbet etmek için lafı açmış, şöyle bir diyalog geçmiş aralarında: - Dolar fırladı gitti. Ekonomi kötüye gidiyor. - Benim dolarım yok. - Benzin fiyatları da arttı. - Benim arabam yok. -Domatese ne diyorsun? Tohumu üretken değil. - Ne olmuş? Ali Türkşen son bir atak yapmak istemiş. -Ben haksız yere üç buçuk ay hapis yattım. Amca demiş ki: -Benim dört oğlum var. Hiçbiri hapis yatmadı.   Sen bir şey yapmışsındır da yatmışsın. Ali Türkşen 'Amcaya ulaşamadım' dedi.

Türkiye Tiyatrolar Birliği ve Zafer Gecegörür

Çok yakın bir zamanda twitter'da 'Türkiye Tiyatrolar Birliği kurulmalı' diye yazdım. Tiyatromuz için uzun zamandır aklımda olan bir yapılanma biçimi idi. İnternette dolaşırken Türkiye Tiyatrolar Birliği diye bir adres (http://turkiyetiyatrolarb.wixsite.com/tutib) çıktı karşıma. İlgimi çekti. Sayfalarında dolaştım. Öğrendim ki Türkiye Tiyatrolar Birliği 2007 yılında Bartın Bölge Tiyatrosu, İzmir Yenikapı Tiyatrosu ve Mardin Kızıltepe Tiyatrosu olarak üç tiyatro ile  kurulmuş. 2016 yılında platform olarak resmileşmiş. O sayfada Başkan Zafer Gecegörür'ün eposta adresini öğrendim ve bir mesajla birliğin resmi ve hukukî bir statüsü olup olmadığını sordum ve varsa tüzüğünü okumak istediğimi yazdım. Gecegörür beni, zaten incelediğim sayfaya yönlendirdi.