Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazarlığın Ağırlığı , Eleştirmenin Hafifliği- Keşanlı Ali Destanı

Aniden zihninde bir şimşek çaktı. Önceki yıl onu çok etkilemiş olan bir olayı hatırladı. Komşusu Bibilov,  metresi  Anna ile yaşıyordu ama çocuklarının Alman dadısına duyduğu ilgiden dolayı Anna’ya kötü davranıyordu. Bibilov’un sarışın Fraulein’la evleneceğini öğrenen Anna evden kaçmış ve kendini bir yük treninin altına atmış, ölmeden önce Bibilov’a bir mektup bırakmıştı “Siz benim katilimsiniz.. Mutlu olunuz, şayet katiller mutlu olabiliyorsa” Yazar bunu bir kitapta kullanmayı düşünmemişti ama otopside gördüğü Anna’nın cesedinin hayâli gözlerinin önünden bir türlü gitmemişti.

Sinemanın Çehov’u : Bir Zamanlar Anadolu’da Nuri Bilge Ceylan

64. Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü’nü kazanan Bir Zamanlar Anadolu’da filmi Türkiye’de vizyona girdi. Bir tiyatro oyunu gibi seyrettiğim filmin uyandırdığı düşüncelerimi paylaşmak geldi içimden. Nuri Bilge Ceylan’ın sineması ilk filmden bu yana bana her zaman Çehov tadı vermiştir. “Bir Zamanlar Anadolu’da”da, bu tadın bilinçli bir tercih olarak ortaya koyulmuş olduğunu sonda(“end credits”)  “Çehov’dan alıntılar”ı görünce anladım ve  filmin yaratıcısı ile aynı düşüncede buluşmanın keyfini yaşadım. Yıllardır Çehov’u okumuş, tiyatroda Çehov oyunları seyretmiş bir Çehov tutkunu biri olarak doğrusu kafamdakine bu kadar  uygun Çehov’u, tiyatrocu yerine bir sinemacının ortaya koymasına üzülmedim desem yerindedir ama aldığım zevk ile buna aldırmadım. Bu üslûp, güldürmek için zorlamamış, olaylar ve kişilerin halleri ile dudaklarınıza kondurulan acı ama şefkatli bir gülümseme olarak çıktı karşıma. İnsanı anlama ve anlatma gayretinin bir sonucu ve acının içindeki komedi idi, hem tam

Oyuncu ve Rol

Oyunun metni elini ateş gibi yakıyor sanki kor kömür taşıyor avuçlarında. Kor kömür , kalbine değince bitecek bu ızdırap. Oyuncu ilk kez bu oyunla sahneye çıkacak, ilk kez tanışacak Rol ile. Sıradan bir karşılaşma değil. Hiç bir rol bitmiş  değildir daha önce oynanmış olsa bile. Oyuncu, Rol’ü giydirecek, seslendirecek, kendinde onu var edecek. Biliyor ki Rol onu, o, Rol’ü değiştirecek. Metni özenle karıştırıyor. Sanki hızla çevirse sayfaları Rol kaçıp gidecek. Rol, kelimeler, cümleler arasına saklanmış. Kim bu karakter? Gözlerini kapayıp hayal etmeye çalışıyor. Nasıl biri? Kime benziyor? Rol’ü öğrendiği andan itibaren karşısına çıkan herkese “o” diye bakıyor Oyuncu. Bir ses, bir ton, bir mimik, bir jest arıyor. İstiyor ki  kendinden öncekilerden hiçbirine benzemesin. Onunla anılsın Rol bundan böyle. Önce o hatırlansın Rol akla gelince. Sokakta, parkta, tramvayda, otobüste, uçakta yalnız değil, uykusunda bile Rol yanıbaşında. Onu dürtüyor arada bir :  “İşte bu benim” . Aceleyle düşüyor

Türkiye Futbol Federasyonu'na AÇIK MEKTUP

Sayın Mehmet Ali Aydınlar, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı  İstinye Mahallesi Darüşşafaka Caddesi No: 45 Kat: 2-3  İstinye / İstanbul Faks: 0-212- 323 49 50(Toplam 2 sayfa) Sayın Aydınlar,                                                                                          22 Eylül 2011 19 Eylül 2011 tarihinde seyircisiz oynanma cezası verilen maçların kadın ve çocuklar tarafından  izlenmesi  ile ilgili  yayımladığınız genelge ve 21 Eylül 2011 tarihli “Teşekkür” açıklamanız üzerine bu satırları yazıyorum. Her şeyden önce teşekkür mektubunuzda yer alan “Türkiye Futbol Federasyonu'nun "seyircisiz oynanacak maçlarla" ilgili düzenlemeyle yaptığı davet” ifadenizin sürç-ü lisan olduğunu kabul ediyorum. Zira “davet” bizim lisanımızda davet edileni zora sokmayan ve “hür” bir çağrıdır ve davet sorumluluğu da “ev sahibine” aittir. Genelgenizde de bahsedildiği gibi  “Tüm maddelerin organizasyonunun ve sorumluluğunun cezalı olan ev sahibi kulübe ait olduğu vurgulanmış” olup

Sokaktan (1)

- Saat kaç? -  Yediyi elli geçiyor! ****** Yurttaş 1-Duydun mu Galatasaray Riera’yı almış. Yurttaş 2- Mükemmel transfer! Koşar, çalım atar, çapraz koşular yapar, mesafe tanımadan şut atar.. Kaç yaşındaydı? Yurttaş 1- 30 lu yaşlarda galiba.. Yurttaş 2- Koşar mı? ****** Kahveci Halil- (Elindeki çakmağı tüp ile doldurmaya uzun süre çalışır, sonra) Yahu bu çakmak dolanından değilmiş! Ahmet- Halil abi gazı versene benim çakmağı doldurayım.. (Uğraşır.. Bir süre sonra) Yahu bu tüp benim çakmağı dolduracağına boşalttı! Kahveci Halil- Yahu ben o tüpü nasıl dolduruyorum sanıyorsun! ****** Yurttaş 1- (telefonda berberini arıyor) Berber Aysel Hanım ile görüşeyim. Yurttaş 2- Meşgul. Yurttaş 1- Şimdi gelebilir miyim? Yurttaş 2- Hemen gelin. Melih Anık