Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Niçin Yazmak?

Ben hep yazdım. Rapor, anı, oyun, şiir, hikâye yazdım. Okuduğum kitaplardan altını çizdiğim satırları topladım bir defterde. Küçük küçük notlar aldım yanımdan hiç eksik olmayan not defterime. Bir konferansta birini dinlerken, tv'de bir şey seyrederken önümdeki kâğıt kalem oldu her zaman. Seyahat anılarımı yazarım hâlâ günü gününe.  Yatarken baş ucumda mutlaka kalem ve kâğıt var gece yatakta ansızın uyanıp aklıma geleni not etmek için. Mühendislik yaptığım yıllarda iş ile ilgili yapılacakları unutmayayım diye gece uykum kaçar kalkar yazardım. Son yıllarda tiyatro yazıları yazıyorum. Yolda yürürken gözüme çarpanı fotoğraflıyorum şimdi. Bazen telefona kayıt yapıyorum. Yazmak delice bir tutku gibi bende. Masamın üzerinde küçük küçük kâğıtlara aldığım notlar biriktikçe içime sıkıntı veriyor. Onları gözden geçirip bir defterde toplamak istiyorum. Sıra gelmiyor bir türlü ya da yazmaktan toplamaya zaman bulamıyorum. Son yıllarda biraz daha düzenli oldum. Şimdi deftere yazıyorum. Ayrıca anı

Bir Cuma (3 Temmuz 2015 - 4)

Resim
Marpuççular İş Merkezi sıradan bir insanı bile yaratmaya zorlar. Beni de adam ediyor galiba ... Renkli bir dünya.. Kafayı da boşaltıyor. Sokakta bir dükkânın önünde fırsatlar dünyasının bir ürünü vardı.. . Bu çok önemli :)) Zira bu: Daha önce de bir dizide kullanılan tayt modeli pazarda böyle pazarlanmıştı.. Ben almayayım... Ama şunu alırım.. Aldım da... Gezinin sonuna yaklaşıyorum artık. Kadıköy'de eski bir kolonyacı vardı, kendine özgü çeşitli kokuları, istediğinizi şişelere doldurur satardı. Sabahattin Bey.. Oğlunun bu işe gönül vermediğini üzüntüyle anlatmıştı bana.  Zaman içinde dükkânı kapattı, gitti.. Ben Eminönü'de üç nesildir devam eden bir kolonyacı buldum. Dededen kalma bir dükkân.. Yurt dışında böyle tarihi dükkânları fotoğraflamıştım. İçeri girdim. İki esans aldım. Dükkâna içinde raflara bakınırken sırtında 'Tiyatro' yazan bir dosya gördüm. Meğerse dükkânın sahibi tiyatrosevermiş  Seyrettiği oyunların broşü

Bir Cuma (3 Temmuz 2015 - 3) Cuma Namazı Üzerine Gördüklerim Düşüncelerim

Resim
Dünyanın en renkli bölgesi Eminönü. Bugün Cuma.. Cuma namazı çok önem verilen namazlardan biri. "O kimse(yâni Cuma'yı kaçıran) tövbe edinceye kadar onun ne namazı ne zekâtı ne orucu hiçbir hayrı ve hasenatı kabul edilmez' şeklinde bir hadis olduğu bile söyleniyor.   Dükkânların önündeki görüntüler, anlayışı ve ilgiyi anlatıyor. Bu bir geleneğin yeni yorumu. Çok eskiden namaza giden esnaf kapıya bir sandalyeyi ters koyar gidermiş. Şimdi bir sopa konuluyor ama dükkânda mutlaka bir kişi hırsıza karşı nöbetçi bırakılıyor. Bazı dükkânlarda içeride satış devam ediyor. Kepenk kapatan dükkânlar daha samimi bence.. Yukarı doğru yürüdüm. Marpuççular Sokağı, namaz hazırlığını gösteriyordu. Bu sokakta görünen tek cami var.. Yeşil boyalı Çelebioğlu Hoca Alaaddin Cami. Namaz saati gelince farklı bir durum ortaya çıkıyor. Cemaat ikiye bölünmüş meğerse.. Biri secdeye varmışken diğeri henüz el bağlamış. Öndekiler, sokaktaki caminin cemaati, diğerleri ise Marpuççular

Bir Cuma (3 Temmuz 2015 - 2)

Resim
Yürüye yürüye Tophane'ye ulaştım. İnsan yürüyünce daha iyi görüyor. Tophane-i Amire'nin önündeyim. İçeride sergi var. 'Paletin Yüreği- Zurab Tsereteli'  Neymiş bakalım deyip içeri girdim. İyi ki girmişim. Ben sergilerdeki uzun uzun yazılmış duvar yazılarını okumaktan hiç hoşlanmam. Sergi ve  Zurab Tsereteli hakkında bilgiler var ama bir broşür yok. Şöyle bir okudum. Tsereteli Rusya Sanat Akademisi Başkanı imiş. 1934 doğumlu. Herhalde sergiyi düzenleyen  Mimar Sinan Üniversitesi'nin internet sayfasında bu duvardaki bilgiyi bulurum diye düşündüm. Heyhat! Bulamadım. Tsereteli hakkında https://en.wikipedia.org/wiki/Zurab_Tsereteli adresindeki bilgiyi okudum. Gazete küpurlarına göre ressam sergi açılışında canlı bir performans yapmış. Öğle 12 civarı sergiyi gezen iki kişiydik. Güvenlik görevlisi sayısı bizden fazlaydı. Salonda bulunan 5 güvenlik görevlisinden biri serginin görmediği ilgiye bakarak zamanı değerlendiriyordu. Peşimde yürüyerek gözünü salonda bulunan i

Bir Cuma (3 Temmuz 2015 - 1)

Resim
İstanbul'a döner dönmez bazı şeyleri almak için Eminönü'ne doğru yola çıktım. Özellikle belirtmek isterim ki doğru adresleri biliyorsanız İstanbul'un merkez bölgelerinden çok daha uygun fiyata daha çok çeşit bulabiliyorsunuz Eminönü- Beyazıt bölgesinde. İlk durak Pangaltı Dormen Tiyatrosu arkasındaki erkek ve kadın mayoları satan bir dükkân. Dükkâna girer girmez bir kadın denediği bikinisini arkadaşına gösteriyor ortalık yerde. Tedbir almak bana düşüyor hemen başımı çevirip aksi istikamete bakıyorum. O kadın da deneme kabinine doğru çekiliyor. Pangaltı'ya doğru yürürseniz yolun solunda çok özenli bir dükkân var. Hediyelik eşya satıyor. Önünden geçerken uğramadan edemem. Değişik tasarımlardan hoşlanıyorum. Uzun süredir de farklı bir tasarımı görmüştüm ama bu hoşuma gitti.Akıllı bir tasarım. Alttaki mum yandığında oluşan sıcak hava akımı üst paneli döndürüyor. Karanlıkta kendi ışığında(mum) seyrederseniz ışık yansımaları ile oluşan çok güzel bir görüntüye takılıp kalı