Gene Bir Pazar Sabahı(24 Mayıs 2015)

Saat 09:30 Şişli'de elektrik yok, Harbiye'de sokak lambaları yanıyor. 



Yollarda bayraklar kardeş(!).. Sadece bayrak kardeşliği!


Parkta bir kedi kaplan edasıyla güvercinleri kolluyor. 


Sabah mahmurluğunu atamayanlar var. Köpekler insanı anlıyor.


Beşiktaş taraftarı akşamki Galatasaray maçı için toplanıyor. Maça alınacaklar mı?


Demokrasi Parkı'nın arkasında demokratik olarak inşa edilmiş bir yapı


Hem iktisatçı hem 'Bloemist' bir aday. 'Bloemist' ne? Bilsem oyum onun... Eve dönünce aradım, 'çiçekçi (dükkânı olan)' demekmiş.


Bir konser ilanı. Ne varsa eskilerde var.


Maçka Demokrasi Parkı'nda pıtrak gibi çoğalan  'Cafe'lerden biri. İsmini sansürlemişler. Sanırım kapalı.  Yeni sahibi gelecektir yakında.


Bakın eski dershane 'lise' olmuş.İsmi de çok akılcı: 'Sınav Liseleri'. Lise ama amacı sınava hazırlamak. Yâni 'gizli dershane'. 'Eğitimde temel dönüşüm' işte bu! Kartal ne alaka? Küçükken büyüklerimiz akşam yatarken dua ettirir ve 'kuzu yatayım koç kalkayım' dedirtirlerdi. Şimdi 'kartal'olacak yavrularımız.. 


Maçka Demokrasi Parkı'nın girişlerinden birinde bu çeşme var. Yıllardır böyle durur. Osmanlıcam yok ne olduğunu bilmiyorum. Şimdiye kadar çürümeye terk edildi ama Osmanlıca eğitiminden sonra 'muhafaza' edilecek..


Maçka Maden Fakültesi.. Cephesi harap halde..Ben Taşkışla Restorasyon Projesi'nde çalıştığım şirketin temsilcisi olarak 'hoca'larla her hafta toplantı yapmıştım. Anlatsam iyi bir hikâye olur. Bizde restorasyonda  'kumlamacılar', 'kimyasalcılar', 'su ve fırçacılar' ve 'olduğu gibi kalsıncılar' 'ekolleri' var. Of içim daraldı.    



İlanı asmış sökmeyi unutmuşlar. Toplayıcılar bile ilgilenmemiş.


Teleferik Hattı bakımdaymış. Neden inşa edildi? Ben bir kez binmiştim. Nasıl boş projelerle uğraşıyoruz. Yapmasan 'kaynak' yaratmış olursun..


Binanın en tepesinde 'İTÜ Teknik Okulu' yazıyor. Çok nostaljik.


Bu ülkede 'kadının ve 'heykelin adı yok'. Kimin eseri, amacı ne bu parmakların?


'Pembe domates' 6,50 Lira 'domates' 2,90 lira. Aradaki farkın nedeni muhtemelen 'organik'(?).  'Organik' olmak bu kadar fark yaratır mı? Ortalarına da kabağı almışlar. Bana anlamlı geldi.


Bana çok saçma gelen bir mimari anlayış. Eski binayı hatırlamak istemişler ama şimdi 'satıyorlar'. Başkasının mirasından kurtuluş yok. İleride sahaflardan alınmış ve duvara asılmış 'dede fotoğrafları' gibi olur. 


Bu camda hep bir şeyler yazılıdır. Çok da iddialıdır kim yazıyorsa. 'Medium is the message' ve 'Gerçek mi değil mi etkisinden belli olur' yazılı. Felsefe yapmışlar.


Bu binanın bir duvarında 'Aivazovski burada yaşadı' diye bir levha vardı yanılmıyorsam. Şimdi yok. Tarih de değişiyor(?)


Bu da 'ünlü' bir reklam şirketinin pencereleri. 'Meşhur reklam yapılır' ve 'Akıl duyguyla çalışır' yazılı. Çok 'meşhur' bir aile onlar. Reklâmları da 'meşhur' olacak tabii ki. 'Akıl duyguyla çalışır' bana Brecht'i hatırlattı.  Duygusu olmayan epik olmaz. 



Bakın öndeki eski arkadaki yeni mimari.. Mimari 'gelişiyor' mu? Ne dersiniz? Şehircilik yok ama..


İstanbul Konservatuvarı'na kayıt programı. Benim ilgimi 'kurslar'ın tarihi çekti. Üç günde ne öğretiyorlar?


Bunu sadece bu durakta gördüm. Gelecek otobüsün zamanını göstermek için yapılmış. Ben bir beş dakika bekledim neler olacak diye. Çalışıyor gibi gözüküyor ama işe yaramıyor. Çok 'moderniz' biz... Meselâ  panoya göre duraktaki otobüsün 14 dakika sonra gelmesi bekleniyordu. İyi bir ihale konusu olur bir gün..


Arkadaki sarı levhada 'park edersiniz yayalara ayıp olur' mealinde bir uyarı var. Şimdi Kemal Bey ne yapsın?


Üç katlı su altı geçişi inşa ediliyor şu sırada.. Çamlıca Camii'ne gitmek daha kolay bundan sonra. Hat Şişli'de başlayıp Çamlıca Camii'nde bitiyor. Muhtemelen projenin ilk tasarımında bu bağlantı yoktu. aman içinde eklendi. Mimarlar, müteahhitler beni anlar..


Bunu ne zaman yaptılar? Kimin beğenisi bu? Fikir sahibini tanımak istiyorum.


Pepee'nin ne işi var dediğinizi duyar gibiyim. İBBŞT'da sahnelenen 'Ölü Ordunun Generali'nde kullanılan kuklalar bana tanıdık gelmişti. Karar sizin.


Üsküdar Meydanı'nda camiinin önünde iki klâsik araba.. Biri gelin ve  damadın diğeri de sağdıcın her halde.Tekerleklerdeki tüylere bittim. 


Ben tespih cinslerini takip ediyorum. Kimi zaman kendim diziyorum kimi zaman satın alıyorum. Fotoğraftaki kişi kendi deyimiyle çok meşhurmuş. Üsküdarlı Tespihçi Şükrü derlermiş ona. 'Gir internete öğren'. Zorla bilgi sahibi yapıyor insanı. Tespihe dokundunuz mu başlıyor anlatmaya. 'Şimdi alma araştır sonra gel' diyor. Onun sattığı tespihleri bir kaç misli fiyata satıyorlarmış. Bu benim ikinci ziyaretim. İlkinde sıkılmıştım, biraz da atışmıştık. Bu sefer tanımadı beni. Anlattıkları bugün iyi geldi. Aynısını anlatıyor ama demek ki ben iyi günümdeydim. 'Pelesenk', 'kuka', 'öd ağacı' ve 'fiber' tespihler satıyor. Eskiden 'pelesenk' tespihi olmayanı saraya almazlarmış. Güzel bir kokusu varmış. Tespihi zorla bir avucuma yatırdı nasıl tutacağımı gösterdi. 'Diğer avucunla tespihe hızlı hızlı sürt, ısınınca kokla' dedi. Hakikaten tespih ısındı.  Kokladım. Ayıp olmasın diye 'güzel koktu' dedim. Kuka tespihi ceviz yağı ile parlattı.  Zamanla daha da parlıyormuş. Elinde tuttuğu parlamış olanları satmıyor.  Kuka eldeki mikropları alırmış, sert bir ağaçmış, denizcilikte çok kullanılırmış. Zamanla daha da sertleşirmiş. Öd ağacının hikâyesini de ben sordum, amacım konuşturmak. 'Ben 59 yaşımdayım sen de bana yakınsın, eskiden tütsü yaparlardı belki bilirsin, kokusu çok güzeldir. 'Ama bir hikâyesi var ki' dedi. 'Hazreti Adem Babamız ve Havva anamız çıplak oldukları için arkasına  saklanacak ağaç arıyorlarmış. Hiç bir ağaç kabul etmemiş onları Allah'tan korkmuşlar. Öd ağacı onları arkasına saklamış.' Bu sırada çok duygulandı 'Bak tüylerim diken diken oldu' dedi, nefes alamadı, korktum bayılacak diye. Neyse toparlandı. Allah bunu öğrenince öd ağacına demiş ki 'Benden izin almadan onları sakladın. Ben sana güzel bir koku vereceğim ama cezan da şu: yanmadan kokun duyulmayacak' demiş. Pazar pazar tiyatro çıktı gene karşıma..  Bir pelesenk bir kuka tespih satın aldım.


Ne yöne gitsem hikâye..

Melih Anık






























Yorumlar

  1. Şişli'den Kabataş'a kadar yürüyüp, Kabataş'tan motora binip Üsküdar'a mı geçtiniz? PES!

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,

    Tiyatroyu bir sanat olarak gördüğü için, karşısına çıkan tiyatroya bakarak, sağ eline kuka tespih ve sol eline pelesenk tespih alan kişi, "YA SABIR" çeker...

    Bulunmaz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri