Mimesis’in Editör'leri ve Yazıları

Mimesis portalında Editör imzası ile “Rosenbergler’in Akıbeti” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıda Rosenbergler Ölmemeli oyununun kaldırılması üzerine yaşanan gelişmelerden ve tartışmalardan bahsedilmekte ve “bu tartışmadan Türkiye tiyatrosuna dönük bazı kazanımlar çıkmasını arzuluyorsak karşılıklı husumet ve önyargı içeren atışmalardan ziyade olayı çok boyutlu bir biçimde ele alan, aklıselim bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğunu savunuyoruz” denilmekte. Yazının bence en can alıcı noktası da son cümlesidir:  “Aksi taktirde düzeyi sürekli irtifa kaybeden bu tartışmadan en çok Türkiye tiyatrosu zarar görecektir.” Mimesis Editör’ü Türk Tiyatrosu’nu koruma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.


Mimesis’in güncel olaylar karşısında Editör yazıları ile konumunu ve çözümünü ortaya koymasına daha önceleri de tanık olduk. O nedenle Rosenbergler konusunda da  bir analiz yapmasında ve çözüm önermesinde şaşırtıcı bir durum yok. Ama Editör yazıları her şeyden önce portalın çizgisini belirleme açısından önemli.  Öte yandan portalı yönetenler portalın “baş köşesi”nden portalın “duruş”unu belirlerse o portala yazı yazanların durumu ne olur?

Benim son yazım altına eklenen Editör notunda “ilke gereği, kişilere yönelik hakaret içermediği sürece herhangi bir yazarımızın yazısına içeriğinden dolayı müdahale etmiyor ve  portalı gerekirse farklı ve uzlaşmaz görüşlerin rahatça ifade edilebildiği bir platform olarak işletmeyi tercih ediyoruz” denilmekte idi. İfade içindeki “gerekirse” ne anlama geliyor çözebilmiş değilim ama  “farklı ve uzlaşmaz görüşleri” toplama arzusu çok açık. Yani “’platform’u ben kurdum, sahibi olduğum platforma editör yazıları ile damgamı vuruyorum ama üstüne isteyen herkes çıkabilir” denmektedir. Öte yandan geçen zaman gösterdi ki  Mimesis Editör’ü yazdığı kadar yazmadığı yazılarla da “duruş”unu gösterdi. Örneğin Rosenbergler olayı  ve Duygu Dalyanoğlu’nun Sezuan’ın İyi İnsanı yazılarından sonra yazı yazmayı “unutmayan” Mimesis  Editör’ü, Haldun Taner ile ilgili tartışmada yazı yazma gereği duymadı;  portalda yazıları yayımlanan bir “kalem”in Türk Tiyatrosu’nun doruk isimlerine(Haldun Taner, Gülriz Sururi, Genco Erkal) yaptığı hakaret ve saldırıları “irtifa kaybettirecek” olarak “görmedi”; Türk Tiyatrosu’nun itibarı aklına gelmedi ve Editör yazısıyla duruşunu göstermedi.(ya da aslında gösterdi)

Herkes bilir ki bir dergi ya da gazetede  “Baş yazar” o dergi ve gazetenin yayımlanma amacının bir göstergesidir, yayının “yüzü”dür. Portaldaki Editör de öyledir ve o portalın yayımlanma amacını yansıtır. Mimesis portalını yayımlayanlar, kendilerince bir “duruş” belirleyip onun altında herkesin olmasında bir sakınca görmemektedir.   Bu kendilerince anlaşılabilir ama portalda yazısı yayımlananlar için düşünülmesi gerekli bir durumdur. Onu da “orada” duranlar düşünsün.

“Rosenbergler’in Akıbeti” yazısı altına yazdığım yorumlara verdikleri cevaplarda ortaya çıkan diğer bir husus da Mimesis’in Editör köşesinin “imece” olarak doldurulması.  Dediklerine göre  “’Editör’ yazıları dönüşümlü olarak farklı editörler tarafından yazılmakta ve tüm editörlerin onayı alınarak yayinlanmakta” imiş. Demek ki bir editörün aklına bir şey geliyor yazıyor diğerlerine okutuyor ve yazı bize Editör’ün notu/yazısı olarak yansıyor. Benim yazım içine ekledikleri gibi notlarda Editör notu hangi Editör’e ait anlaşılmıyor. Bunun “kolektif” bir çalışma biçimi olduğundan emin olamadım doğrusu. Öte yandan ben yorumumu Editör’e yazdığım halde bana cevap bir isimden(Eser Dilsöz) geliyor.  “Bu yaptığınız nazik değil” dediğimde “Eser Dilsöz bizim haber editörümüzdür” deniyor. Buna karşın ikinci yorumuma cevap ‘Editör’ imzası ile veriliyor. O zaman Eser Dilsöz imzası olan cevap,  Eser Dilsöz’ün kişisel görüşleri miydi?

Cevap veren Eser Dilsöz, bana cevabını “numaralayarak” veriyor. Bu “görüntüde”, “sorduğun her maddeye cevap verdik” anlamına geliyor ama Editör/Eser Dilsöz istemediğine cevap vermiyor ve “Sitemizi takip ettiğiniz ve daha iyi hale gelmesi için katkı sunduğunuz için teşekkürlerimizi sunarız” diyerek “Hadi koçum, yoluna, fazla da sorma” havasına giriyor. “Portalı gerekirse farklı ve uzlaşmaz görüşlerin rahatça ifade edilebildiği bir platform olarak işletmeyi tercih ediyoruz” diyen Mimesis Editör(leri) takip etmeleri gereken “nezaket kuralları”ndan geçtim, “farklı ve uzlaşmaz görüşlerin rahatça ifade edilebilmesi”nin aslında tek taraflı olmadığını, sorulara lâyıkıyla cevap vermekten geçtiğini de bilmiyor görünüyorlar. Ama galiba ifadelerindeki “gerekirse”, bu gibi durumlar için sakladıkları ve kendileri tarafından kullanılma özgürlüğü olan bir “şart kipi”.

Duygu Dalyanoğlu’nun yazısı altında Yücel Erten’e verdikleri “ders”i(?) unutan Editör(ler), Yücel Erten’i yazı altına ekledikleri övgü dolu “yorum”la panele davet etmenin ne anlama geldiğini de idrak edemiyor herhalde.

Editör’ün “Rosenbergler’in Akıbeti” yazısı bana bir gerçeği de gösterdi. Zira beni yönlendirdikleri “Yazarlar” sayfasında kendi resmimi gördüm. Oysa ben Mimesis’den ayrılırken “saygısız”larla aynı resimde görünmek istemediğimi belirtmiş ve Mimesis Editör’ü(?) de son yazıma eklediği notunda  “portal yazarları arasında yer almak istemediğimi” belirtmiş ve bu nedenle “Melih Anık’ın üzüntü verici kararını kabullenmekten başka yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyoruz” demişti. Buna rağmen resmimi ön sayfadan kaldırmış ama “portal yazarları” arasında tutmaya devam etmişler. Şimdi Editör(ler) yaşanan bu durumun “teknik bir aksaklık”dan kaynaklandığını belirtmekte. O ana kadar farkında olmadığım bu durumun farkında olanlarca hakkımda nasıl bir iki yüzlülük damgasına neden olabileceğini de idrak edemiyorlar anlaşılan.

Her şey ayrıntılarda gizlidir. Dileğim Mimesis’in piyasada pek çok benzeri olan “kaba saba”lık içine düşürülmemesidir. Zaten Mimesis’e yakışan da Editör’ün ifadesi  ile “olayı çok boyutlu ele alan aklı selim bir yaklaşım”dır. Aksi taktirde bu durumdan en çok Türk Tiyatrosu zarar görecektir.

Melih Anık 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri