27 Mart İçin Bir Rüya…
27 Mart tiyatro için önemli bir gün. Şimdilik sadece tiyatrocular biliyor ülkemde.
Halk için ‘bedava tiyatro günü’… İlgili olanlar için.. Davet edilen şanslılar için..
Bilenle bilmeyen bir olmaz değil mi? Bilenlerin bilmeyenlere anlatması gerek değil mi?
Halka anlatacak olan da tiyatrocu değil mi? Zaten en iyi de tiyatrocu ANLATMAZ mı (tiyatroyu)?
Nasıl anlatmalı?
O sana gelmiyorsa sen ona gitmelisin. Tiyatrocu halka gitmeli!
Örneğin komşusunun kapısını çalıp ona bir tiyatro kitabı, bileti hediye etmeli.
Örneğin sokaktaki bir çocuğu elinden tutup, işsizin, dertlinin, annenin, babanın koluna girip ‘gel benimle’ demeli ve tiyatroya götürmeli.
Örneğin iki yüz(dilerseniz bin) tiyatrocu oyunlardaki karakterlerin makyajıyla ve giysileri içinde trende, vapurda, otobüste, kafede, şehrin en kalabalık caddesinde, teyzenin, amcanın elini öperek, kardeşin elini sıkarak, çocuğun başını okşayarak bir tirat bir şiir söylemeli.
O zaman annesinin elini tutan çocuk annesine “beni tiyatroya götür” diyecek.
O zaman hayatında hiç tiyatroya gitmemiş anne, baba, kardeş, işçi, memur, zengin, fakir tiyatroya gidecek.
Bütün bunlar tiyatro, gönülleri şenlendiren havai fişek olduğu için yapılmalı.
Bütün bunlar kurtuluş, ‘TİYATRO’da olduğu için yapılmalı.
Bütün bunlar halk 'TİYATRO'suz olamayacağı için yapılmalı.
Bütün bunlar tiyatro, ‘SEYİRCİ’siz olamayacağı için yapılmalı.
Bütün bunlar tiyatrocu tek başına yıkımları, zulümleri, haksızlıkları önleyemeyeceği için yapılmalı.
Bütün bunlar yıkımları, zulümleri, haksızlıkları ancak halk önleyebileceği için yapılmalı.
Bütün bunlar yıkımları, zulümleri önleyecek olan halk, tiyatronun onu teselli edeceğini, ona yardım edeceğini, onu güçlendireceğini bilirse olur.
‘Seyreden’ halk, SEYİRCİ olursa olur.
Tiyatrocu, HALK olduğunu unutmazsa olur.
Tiyatrocu, HALK olduğunu unutmazsa olur.
Melih Anık
Yorumlar
Yorum Gönder