Ne Seyredeceğinizi Bilmeden Bir Gösteriye Gider misiniz?

Bir yer var hayâl edin, bir salon, yüksek tavanlı. Yuvarlak, kare, elips her neyse. Çok iyi dekore edilmiş, ışıklandırılmış. Salonun kendisi sanat eseri.  Masanızda konuşsanız bile gürültü olmuyor salonda, akustiği o kadar iyi. En çok iki kişilik masalar var üstlerinde abajurlar, gecenin ruhuna göre sıralanmış. Bir köşede bir piano var. Bu salonda mikrofon, hoparlör yok her şey akustik.  Salona girmeden tüm ağırlıklarınızı vestiyere bırakıyorsunuz. Salona girer girmez hafiften  bir ses duyuyorsunuz, bir enstrüman sesi ya da bir insan sesi. Fısıltı gibi bir müzik ya da mırıl mırıl bir şiir. Masanıza oturunca yanınıza gelen garsona içkinizi sipariş ediyorsunuz. Gece neye gebe bilmiyorsunuz, belki hiçbir şey de doğmayabilir, içkinizi içer, eşinizle konuşur gidersiniz; belki de  beklenmedik bir anda bir ışık düşer bir köşeye, bir soprano, bir tenor bir operadan bir arya seslendirir, ya da şahane bir sesten  jazz, türkü, şarkı dinlersiniz; biri bir oyundan bir tirat okur; iki kişi bir sahneyi seslendirir; birisi bir hikâye anlatır; bir şair hatırlanır, şiirleriyle; bir filmden bir sahne gösterilir; bir eski ses çağırır sizi geçmişe;  biri(leri) dans eder vb .. Bir şöhrettir ya da isimsiz biri gecenin kahramanı, ya da yepyeni bir yetenek..  Amaç  iyi hissetmek, iyi hissettirmektir, yaşama sevinci ile doldurmaktır geceyi. Belki siz de derin bir “offf….” çekersiniz, zehrini atarsınız yüreğinizin..
Siz bilmezsiniz ama birileri bilir o gecenin ne olacağını. Her şey önceden hazırlanmış bir gösteridir. Ama siz ne olacağını ne seyredeceğinizi bilmeden gidersiniz. Her akşam başka bir şenliktir orada. Sanat hayatı paylaşmaktır. Paylaşılınca sanat olur hayat. Soluk alırsınız… “Oh be “ dersiniz “ne mutlu yaşıyorum. İyi ki buradayım.” Belki  siz hazırlarsınız bir başka geceyi..
Ne seyredeceğinizi  bilmeden bir yere gider misiniz? Tiyatroya mesela?
Sıkıcı bir yaşamda sürpriz bekliyor insan. Adını kendinizin koyacağı bir gösteriye ne dersiniz?
Hayâl bu ya…
VAR mısınız?
Melih Anık   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiyatroda Eleştiri - Yazılarımdan Derleme

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Mardin Midyat Gezisi Notlarım