Son günlerde tiyatroda eleştiri ve eleştirmenlik üzerine tartışma yapılıyor. Tartışma, bir eleştiri yazısına bir yönetmenin yorum yazması ile başladı.(Bu kaçıncı?) Ben de yazdığım yazılar nedeniyle yönetmen,tiyatrocu sitemine(?) çok kez maruz kaldım. Bu nedenle tecrübem var! O zamanlar editörler yazı falan da yazmadı, soruna el atmadılar. Nedense bugün çok "cevval" herkes.. Tartışmanın kısıtlı bir çevre içinde kaldığını ve bir süre sonra unutulacağını düşünüyorum. Kurumsal olarak TEB ve deneyimli eleştirmenler dışarıdan seyredecekler gibi geliyor bana. Konuya sahip çıkması gereken TEB, ulusal/uluslar arası eleştiri alanında ne yapıyor acaba? Ben üyelerini ödül jürilerinde, törenlerde görüyorum. Zira şimdi ödül vermek ses getiren bir iş.(sınırlı da olsa) Türkiye’de tiyatro eleştirisi dalında ödül var mı? Panel, konferans düzenleniyor mu? Ben bir süredir bu konu üzerindeki düşüncelerimi paylaşmak için yazılar yazıyorum. Esasında tiyatro üstüne yazmaya başlamamın e
Atatürk'ün bir oyun seyretmek üzere geleceğini(1927'den sonra bir tarih) haber alan Muhsin Ertuğrul'un Atatürk'ün gecikmesini(dört dakika) dikkate almayarak oyunu tam saatinde başlattığı, Atatürk'ün 'Ya öyle mi Muhsin Ertuğrul ile görüşürüz ' dediği, salon dışında birinci perdenin bitmesini beklediği, ikinci perdeyi seyrettiği, oyun sonunda da Muhsin Ertuğrul'u bu davranışından dolayı tebrik ettiği Neyyire Neyir'den dinlenmiş bir anı olarak anlatılır. Verilmek istenen mesaj çok açıktır. Atatürk bile olsan perde seni beklemez. Tiyatro zamanında başlar ve ciddi bir iştir. Atatürk, kurduğu Cumhuriyet'in emekleme dönemlerinde önemli kurumlardan biri olarak sanatı desteklediğini büyük bir tevazu ile göstermektedir. Zira onun için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğidir. Ama gözden kaçan bir hususu da not edelim. O gece Muhsin Ertuğrul ikinci perdeyi oynayacaklarını sanan oyunculara 'baştan alıyoruz' demiştir.
10-15 Şubat 2020 tarihlerinde Mardin’e gezi yaptık. Pazartesi gidip Cumartesi İstanbul’a döndük. Mardin’in sezonu Nisan’da başlıyor. Nisan, Mayıs ve Haziran ayları en yoğun aylar. Temmuz Ağustos talep biraz düşer gibi oluyormuş. Nedenini yüksek sıcaklığa bağlıyorlar. Eylül ve Ekim ayları da dolu oluyormuş. Nisan ve Ekim ayları arasında otel rezervasyonları bir sene önceden doluyormuş. Gelen turistin çoğu turlarla geliyormuş. Mardin merkez nüfusu 110 bin. İlçesi Kızıltepe’nin nüfusu ise 200 bin. Hava alanı Kızıltepe’de. Şehir merkezine 20 km mesafede. Havaş otobüsleri ile eski Mardin’in ana caddesi(1.Cadde) üzerindeki herhangi bir otelin kapısında inebilirsiniz. (Kişi başı 10 TL). Dönüşte bir gün önceden telefon edip sizi almalarını isteyebilirsiniz. Otel kapısından binip hava alanına gidebilirsiniz. Mardin’in Midyat, Savur, Mazıdağı, Nusaybin ilçeleri görülmeye değer tarihi zenginliklerle dolu. İklimin iyi olduğu aylarda araba ile turlamak mükemmel olur.
Yorumlar
Yorum Gönder