Atatürk'ün bir oyun seyretmek üzere geleceğini(1927'den sonra bir tarih) haber alan Muhsin Ertuğrul'un Atatürk'ün gecikmesini(dört dakika) dikkate almayarak oyunu tam saatinde başlattığı, Atatürk'ün 'Ya öyle mi Muhsin Ertuğrul ile görüşürüz ' dediği, salon dışında birinci perdenin bitmesini beklediği, ikinci perdeyi seyrettiği, oyun sonunda da Muhsin Ertuğrul'u bu davranışından dolayı tebrik ettiği Neyyire Neyir'den dinlenmiş bir anı olarak anlatılır. Verilmek istenen mesaj çok açıktır. Atatürk bile olsan perde seni beklemez. Tiyatro zamanında başlar ve ciddi bir iştir. Atatürk, kurduğu Cumhuriyet'in emekleme dönemlerinde önemli kurumlardan biri olarak sanatı desteklediğini büyük bir tevazu ile göstermektedir. Zira onun için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğidir. Ama gözden kaçan bir hususu da not edelim. O gece Muhsin Ertuğrul ikinci perdeyi oynayacaklarını sanan oyunculara 'baştan alıyoruz' demiştir.
Haldun Taner 1977 yılında yazdığı “İmaj Üzerine “başlıklı yazıda şunları söyler: “Keşanlı Ali’ye Sineklidağ halkı destansal bir kişilik giydirmişti. O da işine gelen bu destansı kişiliğe takılıp başa geçiyor, tabansız bir adam olmasına karşın destanı yalan komamak için Manyak Cafer’in meydan okuyuşuna karşı silahsız çıkıp destanı gerçekleştiriyordu. Lütfen Dokunmayın’da tarihin resmi görüşüne göre Prut’ta yurduna ihanet ettiği damgası yiyen Baltacı Mehmet Paşa’nın eylemi üç ayrı ve birbirine çelişkili yorum seçeneği içinde inceleniyor ve bu tartışma şu cümle ile noktalanıyordu: -Baltacı şimdi mezarından çıkıp gelse de bizim ona yakıştırdığımız kişilikleri dinleseydi kahkahalarla gülerdi. Çünkü o tam olarak bunların hiç biri değildi. Ama işin tuhafı kendinin sandığı Baltacı da değildi. Gerçek Baltacı’yı hiç birimiz bilemeyeceğiz.” (“Çok Güzelsin Gitme Dur” sayfa 43 “İmaj Üzerine” isimli yazı (1977)Bilgi Yayınları) Keşanlı Ali, Haldun Taner’e göre “tabansız, korkak” biridir. “İşine geld
Ülkemizde mesele yerine sorun demek daha yaygın. Sorun ile meselenin aynı olduğu düşünülüyor sanırım. Mesele konu, sorun problem. Meselenin illa ki sorun olması gerekmiyor. Mesele sorularak karşılığı istenen şey. Mesele’nin kökü sual. Suali soru yapınca mesele de sorun olmuş. Bu yazı Türk Tiyatrosu’nu ilgilendiren konularla ilgili ‘sual’leri soracak. Okuyana yeni sualler sordurursa mutlu olurum.
Yorumlar
Yorum Gönder