“Melih Anık Fenomeni”, Şule Ateş, Özge Kırış

“cgsg” (Çağdaş Görüşlü Sanatçılar Girişimi ?) isimli bir yahoo gurubu varmış, ben tesadüfen öğrendim. Bu gurupta yukarıdaki başlıkla bir tartışma açılmış. Aşağıdaki mesajlar atılmış:

“Melih Anık fenomeni       Message List
Reply                    Message #2794 of 3950 < Prev | Next >
Re: [cgsg] Melih Anık fenomeni

Melih Anık benim çok yeni aşina olduğum bir isim. Geçtiğimiz aylarda Bakhalar ile ilgili yazdığı eleştiri dolayısıyla dikkatimi çekti ve geriye dönük eleştiri yazılarını okudum.

Ben her iki düşüncenin ortasında bir yerdeyim. Bence de her isteyen düşüncesini ifade edebilmeli ve bunu kısıtlandırmak doğru bir tutum gibi gelmiyor bana. Örneğin bazı yazılar dolanıyor internette (yine Bakhalar'la ilgili) sakın gitmeyin, hiç bu kadar kötü oyun görmedim, iğrençti, rezildi gibi... Bunu bir eleştiri olarak ciddiye almak -en azından benim için- mümkün değil, ancak internet gibi bir kullanım alanında isteyen istediği yazıyı yazabiliyor, bunu kısıtlamaya çalışmak youtube' u kapatmaya benzer.

Ancak Bakhalar oyunu ile ilgili yazdığı yazı, oyunun içeriğini delip geçmiş ve yönetmen Romen olduğu için bütün bir milleti aşağılar bir yazıya dönüşmüştür. Oyunu beğenmek, beğenmemek değil sorun. Amacım oyunu tartışmak da değil ancak şu cümle bir oyunun eleştirisi olamaz, (ne yazık ki türkçesini bilmiyorum) politically incorrect bir söylem var bu yazıda ve asıl dur denilmesi gerekenin üslup olduğunu süşünüyorum:
 "...Ama söylemesem olmaz : çok mu aradınız? Salyangoz tüccarının daha önceki yaptıklarını aranızdan kaç kişi gördü ?
 Merakım şudur : Romanya’yı bu oyundan sonra mı önce mi aldılar AB’ye?
Bu gösteri AB Parlamento’sunun yıllık raporunda yer alır mı ? Salonu doldurursanız belki olumlu yansır rapora.
..."

Hem Ben Patronum, hem Bakhalar oyununda sonuna katıldığım "gözlemler" olmasına rağmen genel tutumu Melih Anık'ı bir eleştirmen olarak ciddiye almayı benim için zorlaştırıyor.
 Bakhalar ile ilgili yazdığı yazının tümünü şu linkte bulabilirsiniz, başlıkta ... ve Çağdaş dediği aslında Çağlar Yiğitoğulları, bu da nasıl bir yazı okumak üzere olduğunuz konusunda bir uyarı:
 http://melihanik.blogspot.com/2010/02/salyangoz-tuccar-romenden-bakhalar-ibb.html
 sevgiler,
ozge k.
  
2010/3/29 süreyya karacabey
 Şule
Neden beğenmediğimiz eleştiriler konusunda bu kadar öfkeleniyoruz.Tiyatro konusunda görüş bildirmek kimsenin tekelinde değildir diye düşünüyorum.Melih Anık ya da bir başkası bence istediğini yazabilmeli, hem çok sesliliği savunup hem de "eleştiri" hakkını bir uzmanlar grubuna teslim etmek tuhaf değil mi? Mesele şu, dikkate alırız ya da almayız.Oyun/gösteri değerliyse zaten bir önemi yoktur yazılanların. Ayrıntı bilmiyorum, belki Melih Bey gerçekten özel bir saldırganlıkla yazıyordur, onu da bilmiyorum tek bildiğim şu: Görüşlerine katılmasak bile herkesin konuşma hakkını savunmalıyız.
                                                                    süreyya

2010/3/29 okan urun
 Evet belkş haklısın Şule ama Mehmet Ergen'in cevabı da hiç iç açıcı değil.
sevgiler.
 okan

28 Mart 2010 23:47 tarihinde Sule Ateş yazdı:
Bu Melih Anık'ın cahil cühela bir psikopat olduğuna ben yeminli tanıklık edebilirim.
Hiç bir şekilde ciddiye alınmaması gereken bir kişi kendisi. Oyunu izlemedim. İzlesem ben de beğenmeyeceğim belki
ama izlemeden de Melih Anık ın saçmalamış olduğuna eminim ki Mehmet Ergen çok güzel cevaplamış zaten.
Yıdız Tilbe (Tilbe Saran) yanılgısı konuyu taçlandırmış. :))))
Acı olan her konuda olduğu gibi, eleştiri konusunda da bir referans noktası yaratamıyor oluşumuz. Birileri bunu eleştirmen
sanıyordur, web de yazılarına rastlayıp... Eleştirmenler Birliği gibi kurumların bir şey yapması, söylemesi beklenmez mi?
Gerçek eleştirmenlerle, bu cahil ve egosantrik ruh hastalarını bir birinden nasıl ayıracak seyirci?
  
28 Mart 2010 19:30 tarihinde okan urun yazdı:
 Konuyla ilgili böyle de bir tartışma var:
 http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1408
  
28 Mart 2010 15:28 tarihinde Sule Ateş yazdı:
  'Yeni oyun yazarı yok' diyenlere en iyi cevabı Mehmet Ergen'in yönettiği 'Oyun Yaz' festivali verdi. Proje kapsamında çalışmaları desteklenen
dört genç yazarın metinleri bu sezon farklı tiyatrolarda sahneleniyor.''
 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=988164&Date=28.03.2010&CategoryID=113”

(Aşağıdan yukarı doğru okuyun lütfen)

Ben yazıyı okuduktan sonra twitter’da “link”i paylaştım:
“Melih Anık fenomeni http://groups.yahoo.com/group/cgsg/message/2794 via @ Şule Ateş, Okan Urun, Süreyya Kocabey, Özge Kırış'ın hakkımdaki görüşleri..”

Şule Ateş ve Özge Kırış’a mesaj attım:

“Şule Hanım,
Beni "cahil ve egosantrik ruh hasta"sı olarak adlandırmışsınız.
Hakkımda yazılan hakaretler, yazanların psikolojisini anlamak açısından önemlidir benim için.  Ben kendimin ne olduğunu biliyorum.
Yazdığım bir yazının içinize ne kadar işlemiş olduğunu ve psikolojik olarak üzerinizde nasıl bir iz bıraktığını anladım.
Psikolojinizin dışa vurumunu her platformda kullanmaktaymışsınız demek ki.
Bu ruh hali ile sanatınızı(?) nasıl icra edebilirsiniz ki!
Bence içinizde biriktirdiğiniz öfkelerden arının ki peformanslarınız samimi ve inandırıcı olsun.
O zaman belki daha yaratıcı hakaretler bulabilirsiniz.
AVM performansından sonra başka bir işinizi de duymadım. Bu kadar öfke insanı törpüler ve eritir.”

“Özge Kırış,
 Bakhalar’da isminizi Buluşma Yeri’nde cisminizi fark ettim.
 Üslubumu beğenmemişsiniz. Siz ilk değilsiniz. Ama siz “politically incorrect” bir söylem bulmuşsunuz. Acaba sizin yorumunuz “politically correct” mi?
 Bu konuda çalıştığınız kurum, yönetmen, beni düzelten baş rol oyuncusu  Çağlar, benimle aynı fikirde olmadığını söyleyen kadronun en kıdemli oyuncusu Nergis Çorakçı yanında sizin kendinizi ortaya atmanız “politically correct” bir davranış mı?
Sizin yazdığınızın altındaki yorumların devamı niteliğinde olan yorumunuzla,  onlara tepkinizi göstermeyerek bir anlamda onaylar durumuna düşüyorsunuz. Bu da “politically correct” mi?
 Buluşma Yeri oyununda telaffuzu ile seyircilerin dikkatini(!) çekmiş ve maalesef berbat bir performans sergilemiş sizin gibi bir oyuncudan nasıl bahsetmiş olduğumu bilmiyor olamazsınız. Size “politically correct” davranmış bir kişiye “politically correct” olmayı öğretecek en son kişi siz olmalısınız. Yoksa sizin seçtiğiniz üslubun cevabı o satırlar hatta bu mesaj değildir.
 Tarafınızdan ciddiye alınmamak beni üzmedi. Ama şunu belirtmeliyim ki yazının bütünlüğünü algılama ve kavramada sıkıntı yaşadığınız çok açık. Yazımda Romen olduğu için bir millet aşağılanmamaktadır. Romen Müslüman mahallesinde salyangoz satmakta ve benim “politically correct” oyuncum  kendine yaptırılanın arkasını göremeyerek kukla durumuna düştüğünün farkına varamamaktadır. Yazımı yeniden okuyun ve içerdiğini algılayın. Bakhalar tek sezondan fazla sahnede kalmayarak müslüman mahallesinde  salyangoz satıldığını da ortaya koymuştur.  Ama Çağlar’ın mükemmel performansını dikkate getirdim ve birkaç yazımda onu “görmeyenlerin” karşısında durdum. “Politically correctness” sizin anladığınız gibi sığ bir su değildir.
 Ciddiye alınmak için bundan sonraki oyunlarınızda sizin  daha çok çalışmanız gerekecek. Zira zihnen almanız gereken daha uzun bir yol var ve bu yolu sağlıkla ve sığlığa düşmeden  geçemezseniz tiyatrocu kimliğiniz de bir adım öteye gidemeyecek. Daha yolun başındayken akıl almaya önem verin ve “theatrically correct” olmak için uğraşın. Başkalarının oyununun da parçası olmayın.”

Bu arada guruba üye olmak için başvurdum. Guruba katılma isteğim reddedildi. Yani “Çağdaş görüşlü sanatçılar”(!) beni aralarına kabul etmedi ve yazılanlara ulaşmak için gurup üyeliğini şart koştu.  Gurubu yöneten kimse yazılanlardan korkuyor ve utanıyor. Bu nedenle de twitter’dan verdiğim adrese(yani guruba)şimdi ulaşılmıyor.

Beni, birisi(Özge Kırış) “politically incorrect” buluyor diğeri(Şule Ateş) ise “Bu Melih Anık'ın cahil cühela bir psikopat olduğuna ben yeminli tanıklık edebilirim” diyor ve Türkiye Eleştirmenler Birliği’ne görev veriyor susturulmam için.

Şule Ateş neden bu kadar saldırgan derseniz benim açıklamam şu: Şule Ateş geçmişte yaptığı bir çalışma hakkında yazdığım düşüncelerimi beğenmedi. Onun hakkında yazdıklarım aşağıda:
Ben yaptığı hakkında düşüncelerimi yazdım o benim hakkımdaki düşüncelerini yazdı.

Özge Kırış’ın neden “bodoslama” atladığını ise anlamakta güçlük çekiyorum.

Ben onları tiyatro âlemine havale ediyorum. Gerisi tiyatrocuların tercihidir.

Bu vesile ile Süreyya Karacabey ve Okan Urun gibi sağ duyusunu kaybetmeyenleri de dikkatinize sunuyorum. Ancak onlardan da üstüne düşüncelerini yazdıkları "hakaret"e karşı çıkmalarını beklerdim.

Melih Anık 




Bu gurupla ilgili olduğunu düşündüğüm bir sayfa buldum   http://cgsg-tr.org/  Oradaki isim Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi. Belki de gurubun adı da bu, emin değilim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri