Aydınların Rehabilite Edilmesi Gerekli


İyi Parti milletvekili adayı eski SAT komando  Kurmay Albay  Ali Türkşen, Halktv'da Halkın Arena'sı programında yaşadığı bir olayı paylaştı. Seçim çalışmaları sırasında bir yerde kenarda oturan bir amcaya yaklaşmış ve muhabbet etmek için lafı açmış, şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:
- Dolar fırladı gitti. Ekonomi kötüye gidiyor.
- Benim dolarım yok.
- Benzin fiyatları da arttı.
- Benim arabam yok.
-Domatese ne diyorsun? Tohumu üretken değil.
- Ne olmuş?
Ali Türkşen son bir atak yapmak istemiş.
-Ben haksız yere üç buçuk ay hapis yattım.
Amca demiş ki:
-Benim dört oğlum var. Hiçbiri hapis yatmadı.  Sen bir şey yapmışsındır da yatmışsın.
Ali Türkşen 'Amcaya ulaşamadım' dedi.


Bu diyalog üzerine düşünmek gerek.

Bizim aydınlarımızın oyunu istedikleri halkı tanımadıkları ortada. Seçimden seçime onlara gittikleri için onların düşünce iklimini bilmiyorlar. Önceden bireysel ya da örgütlü olarak bir hazırlık da yapmıyorlar.  Hepsi tek başına kendine göre bir kurtuluş hikâyesi yazmış kafasında.
Aynı gün Tele 1 Tv, Muharrem İnce ile bir saatlik bir söyleşi yaptı. Muharrem Bey'in karşısında beş 'ağır top' vardı. Bu beş kişi de önceden çalışmamış, soracakları soruları birlikte hazırlamamıştı.  Aralarında bir uyum ve disiplin yoktu. Hepsi 'bireysel takılıyor'du. Daha da kötüsü birbirlerinin sorularına verilecek cevabı beklemeden araya girerek kendi sorusunu soruyordu. Hatta Muharrem İnce onları uyardı 'daha sorunun cevabını bitirmedim' diye. Kimse 'benzindeki atv kalkacak mı?' diye sormuyor nedense.  'Raylı sistemdeki hedefiniz kaç km?' sorusunu duymadım şimdiye kadar. Kentsel dönüşüm, kentleşme soruları yok. Sanat, opera, bale, tiyatro sorusu hiç yok. Muharrem İnce de çok tekrara dayanan, rakibin yanlışlarına vuran esprili bir kampanya yürütüyor, ezberlenmiş cümleler kuruyor.  Ben kemik oylar dışında onu Cumhurbaşkanı yapacak kesimleri ikna etmediğini düşünüyorum. Kanal İstanbul için önce olmaz diyen Muharrem İnce son günlerde 'çok zengin olursak düşünürüz' demeye başladı. Bedelli askerliğe karşı idi şehitler varken bundan bahsetmek ayıptı,  şimdi 'bir kereden bir şey olmaz'a geldi.  

Bu medya da kurulmuş alarm saati gibi.  Taşımalı sandıktan, oyların çalınabileceği ihtimalinden bahsettikleri zaman Muharrem Bey 'Bu şikayetlerle uğraşmayın. Sizin göreviniz çaldırmamak. Taşımalı sandıklardaki 289 bin oy da 53 milyon oy içinde abartılacak bir sayı değil. Tabii ki onlara da sahip çıkılmalı ama her şeyden önce herkes görevini iyi yapmalı. Bunlar mazeret değil.' dedi. Ama seçim kampanyası sırasında Muharrem İnce de slalomlar yaptı. Taraftarları 'halk bundan anlıyor' diyerek destek verdi bu slalomlara. Ben en çok kazanırsa Muharrem İnce'nin nasıl bir kadro kuracağını merak ediyorum. Bulabilecek mi o kadroyu? Bence hayır.

CHP'nin ve iktidara karşı aydınların seçime bir ay kala aklı başına geliyor. Son bir ayda seçimin rüzgarını değiştirebileceklerini ve hemen iktidar olacaklarını sanıyorlar. Oysa bu iş örgütlü ve uzun vâdeli olmak zorunda. Halkın içinde yaşamak gerek. Adayları halktan seçmek gerek. Bireysel olarak model insan olmak gerek. Cumhuriyet mitinglerini hatırlayın. Bir kısım meydanlarda büyük bir coşku yarattı. Sonradan anlaşıldı ki bu sınırlı bir gruba aitmiş. O mitinglerin başını çekenlerden birini ben İzmir Deniz Lokantası'nda seçkin birkaç kişiyle birlikte gördüm. Hepsi partili seçkinlerdi. Ahtapot, kalamar, karidesli bir menü vardı önlerinde. O zat şimdi gene ortalarda.  Elbette herkesin her şeye hakkı var. Ama nasıl yaşıyorsanız öyle düşünürsünüz. Yaşamınızı oy istediğiniz kitle ile paralel bir hâle getirmezseniz kendinizi kandırırsınız. Halk samimiyeti anlar çünkü.

Ben bu olayı tiyatroda çok gözlüyorum.  Çok sınırlı bir kitle kendi kendine eğleniyor. Oyunlar, ödüller hep o kitle arasında gidip geliyor. Toplumun itici gücü olması gereken tiyatro bir kesimin kendi kendini alkışladığı kendin pişir kendin ye mangal partisi gibi.  Ödüller çoğalır ve büyürken tiyatro ise küçülüyor. Tiyatro halka gitmeli. 

İleri toplumlara baktığımda aramızda çok büyük uçurumlar olduğunu görüyorum. Bunun düzelmesi için nesillerin değişmesi gerek. Toplumlar küçük şeylerle düzelir. Biz o küçük şeyleri unuttuk, kaybettik. Ama öncelikle aydınların rehabilite edilmesi gerekiyor. Zira halk değil -nereden olduğu önemli değil- aydınları bozuk bu toplumun.

Melih Anık    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri