Yonca Gezgin’in Tezi: ‘Tiyatro ve Delilik’

Yonca Gezgin’i İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından Ayşenil Şamlıoğlu’nun rejisi ile sahnelenen Lysistrata isimli oyunda seyrettim. Sahneden yayılan ışığını fark etmemek imkânsızdı. Oyunu yazdım ve Yonca Gezgin’den bahsettim. Kendisi ile karşılaşmadım, el sıkışmadım ama gerek Twitter gerek Facebook’da paylaşımlarından okul bitirme projesi olarak ‘Tiyatro ve Delilik’ üzerine bir tez yazdığını öğrendim. Kendisinden rica ettim, tezini gönderdi, okudum.

Tezin ismi eminim ki hepinizi tebessüm ettirecek. Tiyatro yapmanın delilik olduğunu bilmeyen mi kaldı, hele bu dönemde. Ama Gezgin, konuya bilimsel yaklaşıyor ve deliliği seçtiği piyesler içinde arıyor.

Yonca Gezgin tezini Yard. Doç. Dr. Münip Melih KORUKÇU’nun danışmanlığında hazırlamış. Her bilgiyi kendisiyle paylaşan Dr. Selen Korad BİRKİYE’ye, kaynak konusunda büyük bir yükten kurtaran  Sündüz HAŞAR’a ve  eğitim hayatı süresince varlıklarıyla her zaman güç veren diğer değerli hocaları Prof. Mehmet BİRKİYE, Burcu SALİHOĞLU, Mark LEVİTAS, Dizem KAFTAN ve Esra ÇİZMECİ’ye ayrıca bilgisiyle ve sade anlatımıyla bazı konularda ufkunun açan arkadaşı Yiğit ARSLAN’a sonsuz ve en içten teşekkürlerini sunmuş. Ben de bu vesile ile tezini benimle paylaştığı ve benim de ufkumu açtığı için kendisine teşekkür ederim. Yazılarımı yazarken elime geçen her şeyi okuma merakımın tezleri de kapsadığını belirtirken öncelikle konuyu çok ilginç bulduğumu, okuduğum bitirme tezlerinin pek çoğunda gördüğüm baştan savmaların Yonca Gezgin’in tezinde olmadığını belirtmek isterim. Gezgin, oldukça iyi bir literatür araştırması yapmış, onları düzgün bir şekilde bir araya getirmiş, kaynakçaya bağlamış.

Tezin ilk bölümü delilik üzerine çağlar boyu yaşanan gelişmelere ayrılmış. Sosyal, dinî, tıbbî olarak deliliğin algılanması, teşhisi üzerine tarihsel bir özet yapılmış. Deliliğin tanrısal ceza, yaratılış kusuru  ve hastalık algıları ile geçilen aşamaları anlatılmış. İkinci bölümde ise deliliğin tanımı ve algılanması ile ilgili tarihsel gelişime paralel olarak dünya edebiyatından seçilen dört piyes (Lope Felix De Vega Cappio – Çılgın Dünya,William Shakespeare – Macbeth, Nikolay Gogol – Bir Delinin Hatıra Defteri, Sarah Kane – Psikoz 4.48) incelenmiş, piyesten verilen kişi tanımlamaları ve monolog, diyalog parçaları ile deliliğin tiyatro sahnesine yansımaları örneklenmiş.  

Ben tezin kitap hâline getirilmesini çok isterim. Böylelikle konu ile ilgili yapılmış çalışmaların kaybolması önlenmiş olur, tarihe kaydolması sağlanarak bundan sonra yapılacak çalışmalar için üstüne basılacak bir basamak olması temin edilir. Yönetmen ve oyuncularımıza da rolleri ve eserleri yorumlarken bir vizyon verir. Başlangıçta insanları eğlendiren deliliğin içindeki acıların doğru algılanması da sağlanır. En azından ‘delilik hunisine’ sığınarak yaptığımız eleştirilerin mantığını kurarken daha ‘aklı başında’ düşünmemize yardımcı olur.

Yonca Gezgin’in bu çalışmasının ‘bizim delilerimiz’in araştırılması için güzel bir başlangıç olmasını dilerim.

Melih Anık

Yorumlar

  1. Melih Anık gibi yazarlar sayesinde tiyatronun sanat damarı kesilemiyor!

    Tiyatro, bir sanattır... Tüm sanatlar gibi bilimsel düşünceye gereksinme duymaktadır! Türkiye tiyatrosunda, sözcükleri kavram, tümceleri yargı, paragrafları düşünce düzeyinde kullanabilen yazar öyle az ki, âdeta yok!

    Melih Anık, bu ender ve/ya yok yazarlardan biri. İnşaat mühendisliğini adam gibi yapabilmek için yazarlığını derin dondurucuya gizleyen Anık, daha rahat bir yaşam elde eder etmez, tiyatro yazıları yazmaya başladı...

    Hiçbir çıkar gözetmeden, sadece tiyatro ve yalnızca estetik değerler için yazı yazan Anık, çıkarsızlığın verdiği varsıllıkla, tiyatro sanatına bilimsel ve estetik kazanımlar sağlıyor. Yukarıdaki yazı da bunlardan sadece biri.

    Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri