Üniversite Tiyatrolarında Telif Ödenmesi - Hilmi Bulunmaz’a Cevap
Hilmi Bulunmaz ile bir araya gelmedim. Erbil Göktaş ile görüşürken
onun Bulunmaz’ı araması nedeniyle Göktaş’ın telefonundan, kısa nezaket cümleleri ile bir konuşma geçti
aramızda. Çeşitli konularda mesajlaştık. O Türkçeye dikkati ve hassasiyeti nedeniyle yazılarımda
bulduğu ifade ve yazım hataları konusunda beni uyardı. Çoğunlukla hak verdim,
düzelttim. Karşı çıktığı düşüncelerimi kendi sayfasında alenen
eleştirdi.(Rosenbergler Ölmemeli) Mesajları cevaplamada hassasiyeti olduğunu
biliyorum. Yazdığım mesajları belli bir süre içinde mutlaka cevapladı. Fikrî takip konusunda da inatçı bir
kişiliği olduğunu anladım. Kendisini ilgilendiren konular dışında da tiyatroda
olup bitene duyarlı, kafasına yatmadığına hemen tepki veren bir kişiliği var. Onun
tepkilerinin tümüne katılmıyorum. Özellikle kendisine karşı açılan dâvâları bu
kadar ciddiye almasını ve de karşı dâvâlar açmasını doğru bulmuyorum. Onun “linç
kampanyası” dediği kampanyanın da ciddiye alınacak bir yanı yok (bence). İmza veren 1100
kişiye bugün sorsanız, neyi imzaladıklarını dahi hatırlamazlar. O kampanyaya imza
atan bir topluluk temsilcisi adımı vermeden araya beni de sıkıştırmıştı. “Bu
adamların yazı yazması önlensin” gibilerinden düştüğü bir notu gördüğümü
hatırlıyorum. Ben bildiğim yolda ilerledim o şimdi Moda civarlarında yeni hayâllerle
dolanıyor. ESKİ Oyun Atölyesi, Ömer Faruk Kurhan ve Mustafa Demirkanlı beni de “silme”ye çalıştı. Gizliden arkamdan bir şeyler yapmaya çalışanları da duyuyorum. Önemli olan kendi inandığınız yolda yürümektir. Zaman zaman Hilmi Bulunmaz’ın
söylemini sert buluyorum, dalga geçmenin
daha doğru olacağını düşünüyorum. Ama sanırım bu konuda benim de ipin ucunu
kaçırdığım zamanlar olduğu için ona çok da kızamıyorum. Şu “tepkisi az dünya”da tepki vermesi, “yaşadığının” göstergesi değil
mi? Zaman zaman olayı ve konuyu kendi anlayışıyla abartmayı ve çerçevelemeyi
seviyor. Bu konuda da her zaman aynı fikirde değilim. Hakkımda övücü ifadeler kullanması aynı "cephede" imişiz gibi bir izlenim yaratıyor sanırım. Bence o övgü konusunu da "abartıyor". Bu vesile ile kendisine teşekkür ediyorum. Ona teşekkür etmem bazılarının canını sıkıyor sanırım ama benim onlar ne diyecek diye davranmam da beklenmesin. Şu açık ki Hilmi Bulunmaz ile en sert tartışmaları da yaşayabiliriz ama bu birbirimizi yok etme amacı taşımaz. Bazısı ile "tanışmak bile istemem" ama Bulunmaz ile yüz yüze bakabileceğimizi düşünüyorum. Bulunmaz sözünün
arkasında duruyor. O nedenle bana cevap yazacağını söylediğinde mutlaka
yazacağını biliyordum, yazmış.
Bilet kesmedikleri halde oyun sonunda talep ettikleri için seyircilerin gönüllü olarak verdikleri para nedeniyle ONK Ajans’ın
onlardan telif istediğini belirtmiş. Bulunmaz,
toplanan para ile ilgili “Biz de bu
sayede kendimizi toparlamaya başlıyoruz...” demiş. Kendisine başvurduğu oyunun yazarı Aziz Nesin’in
de ona “madem ki, bir para kazanmaya başladınız, öyleyse bir telif ödemeniz
gerekir. Bunu ödeyin!” dediğini söylüyor. Hilmi Bulunmaz, bunlara dayanarak
benim görüşümü onaylamadığını ve telif ödenmesi gerektiğini yazmış.
Şunu belirtmek isterim ki anlattığı anıda “para kazanmak” “kendini toparlamak” ifadeleri durumu ortaya koyuyor. Her şeyden
önce üniversite tiyatrolarının “para
kazandığı” ve de “kendini toparladığı”
yok. Festival sırasında konuşma fırsatı bulduğum gençler kendi ceplerinden para
koyduklarını söyledi. 1970’lerde bizim durumumuz da farklı değildi. Bir “feda
olayı” yaşanıyor yâni.. Kimisinin salonu yok, yıkılmış; kimisi koridorda prova, tiyatro
yapıyor. Benim zamanımda üniversite bütçesinden ufak bir fon ayrılırdı tiyatroya ama okulun
imkânları kullanılırdı. Dekorları marangozhaneden yardım alarak yapmak;
profesyonel tiyatrolardan kostüm dilenmek gibi işlerimiz vardı. Şimdi de çok
farklı olduğunu düşünmüyorum.
Festival ile ilgili
yazdığım yazıda üniversite tiyatrolarının neden telif ödememesi gerektiğini
yazdım. O düşüncelerimi tekrar etmek istemiyorum. Ama yasal düzenlemedeki
ifadesiyle üniversite tiyatroları”nda yapılan tiyatro “eğitimin bir parçası”dır.
Bence üniversite tiyatrolarının istedikleri her eseri “tepe tepe”
kullanma hakları olmalıdır. Onlar aynı zamanda özgürlüğün teminatı olarak “düşünce” ve “yenilikçi”liğin
sınırlarını zorlamalıdır. Ama üniversite tiyatroları “amatör tiyatro” değildir.
Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nın yanlış yaptığını bir
yazımda yazdım.
Bence esas yanlışları “üniversite tiyatrosu”nu “amatör
tiyatro” olarak konumlandırmalarından kaynaklanıyor. Maalesef pek çok
üniversite tiyatrosu da hazırlanan bildirinin altına imza atmış. İnce
düşünürsek üniversite tiyatrolarının mevcut yasal düzenlemelere göre bildiri
yazmaları mümkün değil. Ama hükmi şahsiyetleri olmadığı için kimse de
ciddiye almamış olmalı ki görmezden gelinmiş. ONK Ajans da telif ücretini BÜO’dan
istememiş zaten, Boğaziçi Üniversitesi’nden almış. Bu durum
üniversitedeki tiyatro heveslisi gençlerin üzerine daha büyük bir yük
yükleyecektir. Üniversite yönetimleri bu olayı idrak ederlerse(bence çoğu
farkında değil) gençlerin karşısına yeni yeni mazeretlerle çıkacaklardır. Zaten “rağmen”
yapılan bir tiyatrodan bahsediyoruz. BÜO’nun bugün hâlâ devam eden bu ısrarının
bilinç süzgecinden geçmemiş olduğunu
düşünüyorum. Sadece kendilerini değil tüm
yaşıtlarını da risk içine atıyorlar. Bana tuhaf gelen şey akıl danıştıkları
hukukçuların da onları uyarmıyor oluşu.
Öte yandan ajansların çalışmaları konusunda edindiğim
tecrübeyi, ONK Ajans’dan bir oyun metni istediğim zaman edindim. Tiyatrolar
oyunu kendileri çevirebiliyor ve yazarı
temsil eden ONK Ajans’dan izin aldıktan sonra sahneleyebiliyorlarmış. Oyunu
sahneleyen tiyatronun metnin bir kopyasını ONK Ajans’a verme yükümlülüğü de yokmuş. Bu
nedenle Onk Ajans’da her oyunun bir kopyası bulunmuyor. Aynı oyun, başka
isimlerle piyasada yer alabilir. Kötü tercümeler olabilir. Bu, yazarın yanlış
tanınmasına ve piyasada bir karışıklığa neden olmaz mı? İyi tercüme yapanın hakkı yenmiş olmaz mı?
Ajansın, tercüme edeni de koruma sorumluluğu yok mu? Yazarı temsil eden ONK
Ajans bunlarla ilgilenmiyor herhalde. Rosenbergler Ölmemeli oyunu ile ilgili
olarak ONK Ajans’ın oyun sahnelenmeye başladıktan sonra müdahalesinde tuhaf bir
durum yok mu? ONK Ajans, bence
üniversiteleri sıkıştıracağına bu işlere ağırlık verse ve üniversite
tiyatrolarının elini, ayağını birkaç kuruş
için bağlamasa daha iyi olmaz mı? Yoksa ONK Ajans, Türkiye’deki tüm
üniversiteleri düşünüp “potansiyelin” peşinde mi?
İBB Kültür A.Ş. Gösteri Sanatları Merkezi tarafından düzenlenen 11. Üniversitelerarası İstanbul Tiyatro Festival’i sırasında Kadir Has Üniversitesi Tiyatro
Topluluğu “üniversite tiyatrosu”nu öyle bir anlattı ki hayran kaldım. Demek ki
bilen biliyor. Hem Hilmi Bulunmaz’a hem Onk Ajans’a onlara kulak vermelerini tavsiye ederim. BÜO’nun peşinde, yazılan bildiriye imza atarak,
seçenekleri ve riskleri idrak etmeden, ilk inandıklarını irdelemeden aynı
çizgide mücadele etmeye çalışan tüm “üniversite
tiyatroları”nı da uyarırım.
Melih Anık
Not 1: Sonradan aklıma geldi, eklemeden edemedim. "Telif ödeme" karşılıklı bir bağı da ifade eder. Telif ödeyen bazı kurallara uymayı da kabul etmiş demektir. Ciddi çalışan ajanslar yazarın sadece maddi değil manevi haklarının da peşinde olur. O nedenle piyeste yapılabilecek değişiklikler sorun yaratabilir. Bu ise üniversite tiyatrolarının elini ayağını daha çok bağlar.Bence olmaması gereken bir durumdur.
Not 2: Hilmi Bulunmaz ile ilgili şu gerçeği açıklamazsam eksik kalır. Yazılarımdan 150 sözcüklük alıntı yapılmasını istediğimde Bulunmaz'ın karşısında olan biri bana "Hilmi Bulunmaz bu kurala kesinlikle uyar. Hatta sözcük sayar"demişti. Öyle de oldu. Oysa bir başkası izin alma gereği duymadan yazımı yayımladı ben onu uyardıktan sonra kelime oyunu yaparak yazımı sayfasından sildi.
Not 1: Sonradan aklıma geldi, eklemeden edemedim. "Telif ödeme" karşılıklı bir bağı da ifade eder. Telif ödeyen bazı kurallara uymayı da kabul etmiş demektir. Ciddi çalışan ajanslar yazarın sadece maddi değil manevi haklarının da peşinde olur. O nedenle piyeste yapılabilecek değişiklikler sorun yaratabilir. Bu ise üniversite tiyatrolarının elini ayağını daha çok bağlar.Bence olmaması gereken bir durumdur.
Not 2: Hilmi Bulunmaz ile ilgili şu gerçeği açıklamazsam eksik kalır. Yazılarımdan 150 sözcüklük alıntı yapılmasını istediğimde Bulunmaz'ın karşısında olan biri bana "Hilmi Bulunmaz bu kurala kesinlikle uyar. Hatta sözcük sayar"demişti. Öyle de oldu. Oysa bir başkası izin alma gereği duymadan yazımı yayımladı ben onu uyardıktan sonra kelime oyunu yaparak yazımı sayfasından sildi.
Yorumlar
Yorum Gönder