Robert College'den Boğaziçi Üniversitesi'ne Yaşayan Tiyatro Geleneği
Boğaziçi
Üniversitesi Demir Demirgil Tiyatro Salonu'nun -restore edildikten sonra- açılışı düzenlenen özel bir geceyle 11
Şubat 2016 tarihinde yapıldı. 'Orada olmak' benim kişisel tarihim için olduğu kadar o
gece ülkemizin tiyatro tarihi için de unutulmaz anılardan biri oldu.
Ben
o salonda 1969-1976 tarihleri arasında 'var'dım. BÜO'nun bizim 'var olmamızda'
çok önemli bir yeri vardır. "BÜO'lu olmak", övündüğümüz ve bize
öğrettikleriyle hayatımızda bize yol gösteren bir özellik oldu.
Robert College'den
Boğaziçi Üniversitesi'ne
geçiş bizim için RC Players(RCP)'dan BÜO'ya
geçiş demekti. Bizim için o geçişte tiyatroya ne olacağı çok önemliydi. O dönemi yaşayan
bizler tiyatronun kesintisiz olarak Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşamaya devam
etmesi için gayret ettik. Bu salonda 102 yıldır yaşayan tiyatronun tarihinde 1971'den bu yana geçen kırk beş
yılın başlangıcında katkı koymak benim için onur vericidir. Biz tiyatroyu
teslim aldık, yaşatarak devrettik,
devralanlar da bu güne kadar aynı ruhla getirdi. Eminim ki "RC'den BÜO'ya süren gelenek" hep yaşayacak.
Açılış gecesi BÜO Başkanı Miray Bal'ın sunumu ile gerçekleşti. Rektör Prof.Dr.Gülay Barbarosoğlu çok anlamlı bir konuşma yaptı. Açılış
gecesi için hazırlanan videoda salonun tarihini seyrettik, Haldun Dormen(RC'49),
Genco Erkal(RC'47), Nevra Serezli(ACG'65), Meral Çetinkaya(ACG'65), Melih Anık(BÜ'74), Semih Fırıncıoğlu(BÜ'76), Bülent Somay(BÜ'78), Müge Gürsoy Sökmen(BÜ'80),
Ezel Akay(BÜ'84), Kerem Kurdoğlu(BÜ'86), Sevilay Saral(BÜ'90), Ömer Faruk
Kurhan(BÜ'91), Leman Yılmaz(BÜ'91), Cüneyt Yalaz(BÜ'93), Selen Uçer(BÜ'97)
Nezih Cihan Aksoy(BÜ'01)'dan salon ve bulundukları yıllara ait tiyatro ile
ilgili anılarını dinledik. Bülent Ecevit'in de oyun çevirdiğini ve bu sahneye
çıktığını Genco Erkal'den öğrendik. Açılış gecesi "büo'dan mezun olmuş"
ve tiyatro çalışmalarını BGST altında devam ettiren Banu Açıkdeniz, Cüneyt Yalaz,
İlker Yasin Keskin'in oynadıkları 'Kim Var Orada' isimli oyunun birinci
perdesini seyrettik.
Ben
bu yazımda o salonla ilgili tarihi anlatmak istedim. Bu tarihi derleyerek benimle
paylaşan BÜO'dan Miray Bal ve Caner Soyulmaz'a
teşekkür ederim.
Tiyatro
salonunun bulunduğu bina, Cleveland H. Dodge’un hediyesi olarak öğrenci
faaliyetleri için yapılmış. Açılışı 13 Ekim 1914’te yapılan “Social Hall”e aynı
yıl kolejde 40. çalışma yılını geçiren Henrietta Loraine Washburn’ün adı verilmiş.
Salonda, resmi kaynaklara göre ilk oyun gösterimi 1920 yılında fakülte
üyelerinin kurmuş olduğu Hisar Players tarafından yapılmıştır. Oynanan oyun ise
John Galsworthy’nin yazmış olduğu “The Pigeon”mış.
Robert Kolej dönemine denk gelen
yıllarda (1914 – 1971) salon; dönem sonu sınıf oyunlarına, Türk Talebeler
Birliği’nin çıkardığı oyunlara, fakülte üyelerinin kurduğu Hisar Players’a,
1924 yılından itibaren Robert College Players’a, 1933 yılından itibaren de American
College for Girls Dramatic Association’a ev sahipliği yapmış.
Robert Kolej’de Fonetik ve İngilizce öğretmenliği yapan ve aynı zamanda eşiyle
beraber sınıfların dönem sonu oyunlarının da birçoğunun yönetmenliği yapmış
olan Edmund Tilley önderliğinde “Robert College Players” kurulmuş. 1924 yılının
bahar döneminde 28 öğrenci ile çalışmalara başlayan ekibin amacı, okuldan farklı
dönemlerdeki (yaşlardaki) öğrencilerin aynı ortamda teatral üretim yapabilmesi
ve tiyatro üzerine ortak okumalar ve çalışmalar yapıp bir sanatsal tartışma
ortamı sağlamakmış. Kulüp, ilk yıllarında, oyunları ağırlıklı olarak İngilizce
oynasa da zaman için de Türkçe oyunlar da oynamaya başlamış. Hatta zaman zaman
ekipteki öğrencilerin de desteği ile Ermenice,
Bulgarca, Yunanca, Almanca, Fransızca okuma tiyatroları da oynanmıştır.
Ermeni, Bulgar, Yunan öğrencilerin de çok olduğu yıllarda bu öğrenciler kendi
dillerinden tiyatro üzerine yazılmış yazıları çevirip ortak okumaya sunmuşlar.
Robert Kolej döneminde Şirin Devrim(ACG'44), Tunç Yalman (RC ’44), Nüvit
Özdoğru (RC ’46), Refik Erduran (RC ’47), Haldun Dormen (RC ’49), Engin Cezzar
(RC ’49), Beklan Algan (RC ’53), Esin Eden (ACG ’54), Göksel Kortay (ACG ’55), Oya
Başak(ACG'55), Özdemir Nutku (RC ’56), Genco Erkal (RC ’57), Ülkü Tamer (RC
’58), Çiğdem Selışık (ACG ’60), Ali Taygun (RA ’61), Ahmet Levendoğlu (RA’64), Meral
Taygun (ACG ‘65) ve Nevra Şirvan Serezli (ACG ’65) gibi Türk Tiyatrosu’nun
önemli, öncü isimlerinin lise yıllarında ilk sahne deneyimlerini yaşadığı yer, (Robert
Kolej’de bilinen ismiyle) 'Social
Hall’deki bu salon olmuş.
1971 sonrası başlayan Boğaziçi Üniversitesi yıllarında, “Social Hall” ismi
yerine “Öğrenci Faaliyetleri Binası” ismi kullanılmaya başlanmış, kulüpçüler
arasında salondan kısaca “ÖFB” diye bahsedilmiş. Tiyatro salonuna, 1990 yılında
kaybettiğimiz o salonda yıllarca ders vermiş ve öğrencilerin sevgilisi olmuş Ekonomi
Bölümü hocamız Demir Demirgil’in ismi verilmiş.
1971’den günümüze, Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nın evi olan Demir Demirgil Tiyatro Salonu, 1986’dan beri düzenlenen İstanbul Amatör Tiyatrolar Günleri’ne de ev sahipliği yapan salonların başında gelmektedir.
1971’den günümüze, Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nın evi olan Demir Demirgil Tiyatro Salonu, 1986’dan beri düzenlenen İstanbul Amatör Tiyatrolar Günleri’ne de ev sahipliği yapan salonların başında gelmektedir.
1924’te “Robert College Players” adıyla kurulan ve 1971 sonrası “Boğaziçi
Üniversitesi Oyuncuları” ismini alan okulumuz tiyatro topluluğu, 92 yıldır
sanatsal üretime devam etmektedir. Kulüp, Türkiye’nin en eski amatör
topluluklarının başında gelmektedir. Kulüp, İstanbul’da 1986’dan beri
düzenlenen en eski amatör tiyatrolar şenliğinin de kurucu yürütücülerindendir.
BÜO aynı zamanda, 1989 yılından beri yayında olan “Mimesis Tiyatro / Çeviri –
Araştırma Dergisi”nin de doğduğu yerdir. Mimesis, yayın hayatına internet
üzerinden devam etmektedir. BÜO ise yaptığı çalışmalara dair yazıları ve
araştırmaları, 1998 yılından beri, her sene sonunda çıkarmakta olduğu “BÜO
Yıllık” adındaki kitaplarda yayınlamaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi’nin sosyal dünyasını en güzel anlatan deyişlerden olan “Boğaziçi’nin kulüplerinden mezun olunur”,
BÜO için de geçerliliği yıllardır sürdürmektedir. “BÜO’nun mezunları” arasında önemli tiyatro – sinema oyuncularının,
yönetmenlerin, tiyatro eleştirmenlerinin yanında çok değerli akademisyenler,
yöneticiler, yazarlar, yayıncılar da bulunmaktadır.
1995’te kurulan “Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu(BGST)” da öğrenci kulüplerinde başlayan sanatsal faaliyetlerini mezuniyet sonrasında da sürdürmek isteyen ve birçoğu bu sahneden geçmiş Boğaziçi Üniversitesi mezunları tarafından kurulmuştur.
1995’te kurulan “Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu(BGST)” da öğrenci kulüplerinde başlayan sanatsal faaliyetlerini mezuniyet sonrasında da sürdürmek isteyen ve birçoğu bu sahneden geçmiş Boğaziçi Üniversitesi mezunları tarafından kurulmuştur.
Salonun asma çatı katı yıkıldıktan sonra yıllardır var olan fark edilmeyen bazı
yazılar da ortaya çıkmış. Bunlardan birisi “Mehmet Baler 1949” yazısıdır.
Robert Kolej Oyuncuları’nda da aktif olan Mehmet Baler; mezuniyeti öncesi ismini salonun
çatısına, tam sahnenin üstüne denk gelen yere yazarak ölümsüzleştirmek istemiş
olmalı. O gece Mehmet Baler de aramızdaydı.
Dikkat
çeken yazı da ana taşıyıcı demirlerden birinin üzerine tebeşir ile yazılmış.
Yazan tarihler net okunabilirken, altında yazan kısa yazı okunaklı değilmiş.
Sadece son kelimenin “jour” olduğu yazının Fransızca bir deyiş olma olasılığı
var. Yazıda “1913 – 1914” yazdığı için de bu yazının, 102 yaşındaki salonun
yapımında bir imza niteliğinde yazılmış olma olasılığı fazla… Ama maalesef ki
yazı tebeşir ile yazılmış olduğu için tüm bu çalışmalar sırasında silinmiş.
Çatı katının yıkılması ile ortaya çıkan
ve binanın geçmişinde yaşadığı önemli bir olayı da bizlere hatırlatan bir başka
şey de çatıdaki yangın izleriymiş. 1950’lerde Dodge Gymnasium’dan başlayarak
bütün binayı etkileyen ve binanın büyük kısmının kül olmasına neden olan
yangının izleri, üzerinden 60 küsur yıl geçmesine rağmen salonun çatısının
önemli bir kısmında duruyormuş. Hem görsel olarak yenilenmek istediğinden hem
de çatının sağlığı ve sağlamlığı için bakımlar yapılmasından dolayı bu yanık
izleri de temizlenmiş.
Salon tâdilatının ilk kısmında salonun bir anı defteri gibi olduğu görülmüş. Bir
yanda, kulis duvarları söküldükçe arkalarından çıkan eski BÜO’luların yazıları diğer yandan şimdiki BÜO’luların anı olarak kalması için duvarlara
yazdıkları isimleri… Salonun ilk yıkım aşamasında kısa bir
kulüp tarihi ile karşılaşmak mümkün olmuş. Kimisi bir yere kendi oynadığı
oyunun oyuncu dağılımını yazmış, kimisi de kronolojik olarak oynanan oyunları
listelemiş. Sevdiği şiirlerden parçalar yazan da varmış, sevdiği oyunlardan
alıntı yapanlar da… Hepsinin üstü boyanmış olsa da şimdi tüm o yazılar, bu
duvarların arasında saklı kalmış durumda…
Robert Kolej Oyuncuları da Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları da kendilerine has
tiyatro anlayışları, yaptıkları öncü ve yeni işler sayesinde büyük seyirci
kitleleri edinmiş kulüpler oldu. 90 küsur yıllık kulüp tarihinde farklı şehirlerde,
binlerce farklı seyirciyle oyunlarını paylaştılar. Bu seyircilerin her birinin
yeri, kulüp üyeleri için ayrı bir anlam taşımaktadır. Geçen onca zaman
içerisinde, daha bu kulüp ilk adımlarını atmaya çalışırken, yapılan işleri
takip eden ve kulübün tiyatro camiasında isminin duyulmasını sağlayan önemli
bir isim vardı. Bu isim 1930 yılında RCP’nin oynadığı Shakespeare’in 'Venedik
Taciri' oyunundan çok etkilenmiş ve normalde 2 defa oynanması planlanan oyunu
özel isteği üzerine 3. kez oynatmıştı. Bunun nedeni hem oyunu çok beğenmesiydi
hem de kendi yönettiği ve aynı dönem Türkçe oynanan 'Venedik Taciri' ile aynı
gece İstanbul’un bir başka köşesinde, bu başarılı genç ekibin aynı oyunu
Shakespeare’in kendi dilinde oynamasını istemesiydi. Bu isim, tıpkı bu okulda
ilk adımlarını atan bir öğrenci kulübü gibi yeniden adım atmaya çalışan Türkiye
Tiyatrosunu canlandırmak için çalışan, o dönem Darülbedayi’nin başında olan Ertuğrul Muhsin Bey; yani Muhsin Ertuğrul’du.
Muhsin
Ertuğrul, 1976 yılında bu salona geldi
ve sahnelenmekte olan Marat Sade isimli oyunu seyretti. Oyunun sahnelenmesi
için İBBŞT'nın Harbiye Sahnesi'ni açtı.
Oyun o sahnede büyük ilgi gördü bir yerine iki gösteri yaptı.
Salonun geçmişe dair sunduğu bir başka şey de sahnenin
altından çıkmış. Sahnenin sol yanında kalan ve inşaatla beraber yeniden ortaya
çıkan bir kapağının altından, zamanında bir eylemde kullanıldığı anlaşılan pankartlar
bulunmuş. Pankartların durduğu yer ilaçlandığı için pankartlar gün yüzüne
çıkarılamamış ve hâlâ da bu sahnenin altında saklanmaya devam ediyor.
Boğaziçi
Üniversitesi'ni şehrin merkezinden uzaklığı ve şahane konumu nedeniyle 'sırça köşk' diye anmak bir kesimin tercihi
oldu. Bu okuldan çıkan toplumun dertlerini dert edinmiş ve hatta düşünceleri
uğruna hayatlarını kaybetmiş gençler görmezden gelindi. Okul, sınırları içinde ateşli ama düşüncelere saygılı forumların
mekânı oldu. Hoşgörü, başkasının hakkına saygı ve düşünceye özgürlük pek tabiidir ki tiyatroda da (ve tüm tüm
kulüp çalışmalarında) karşılığını buldu. Benim içinden geçtiğim dönem toplumsal
olayların en yoğun yaşandığı dönemdi. BÜO o döneme ait tepkisini sahnelediği
oyunlarla gösterdi. Bizden sonra da bu gelenek devam ediyor. RCP ve BÜO'dan 'mezun
olanlar' toplum hayatında da 'duruş'larını gösteriyor. Tiyatro sahnesinin
altından çıkan pankartlar tesadüfen oraya gelmedi yâni. Aramızda farklar olsa
da tiyatro ve sanat yapmada o sahneden 'mezun olanlar' arasında bir anlayış
birliği olduğunu düşünüyorum. Bunun ilk kıvılcımı hepimiz için o sahnede yandı
ve nesilden nesile sönmeden devam ediyor.
Geriye
baktığımda ne iyi ki "BÜO'dan mezun olmuşum" diyorum.
Melih
Anık
Açılış gecesi sunulan video:
https://vimeo.com/155131196
Okudum... Yutkundum... Düşündüm...
YanıtlaSil