Bu “Cevap” Değildir !

Türkiye 70 milyon! Tiyatro seyreden 500 bin ! Tiyatro yazısı okuyan 1000 ! “Kavga”yla sorunlara sahip çıkan 50 !  “Kavga”yı umursayan  10 ! Haberi olan seyirci  0(sıfır)!  
Herkesin demokratik defolu olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Size kasıtlı gelen iftiranın sahibini de anlamak ve aydınlatmak gerekir.
Başkasının yazısına yapıldığında da, kendi yazınız içinde yapıldığında da  ekleme EKLEME’dir.
Bir başkasına “yazını gözden geçir, uyarıyorum” demek, dolaylı dokundurmalar  yapmak  en azından nezaketsizliktir.
Başkasının yorumlarını onaylamadığınız içeriği  ile  kullanmak o yorumla ayni fikirde olmak anlamına gelir. Bu anlamda  başkasının değil kendi kurallarınızı kriter olarak alırsınız. 
Başkasının sayfasını keyfinizce kullanma hakkınız yoktur. Kendi sayfanızda istediğinizi yapabilirsiniz. 
O başkası sizin sayfanızı keyfince işgal edemeyeceğini bilmelidir. Buna sansür denmez "kendi evinin kurallarını ilân etmektir" denir. İsterseniz “hane masuniyeti” de diyebilirsiniz.
Size doğru geleni başkasının onaylamasını beklememelisiniz.  Kavganın,insanlık suçunun vb  sınırlarını keyfimizce çizme hakkımız yoktur.Kelime anlamlarının içini işinize geldiği gibi dolduramazsınız.
“Saf”lık sanatçı kuvvetidir  ve iyi ki vardır.
“Kullanma” karşı tarafın taktiğidir. Farkında iseniz "kullanılma" ortadan kalkar.
İnandırıcı olma gayreti boştur. Zira anlaşılmanız karşınızdakine bağlıdır.
Hukuk doğuracağı sonuçları itibariyle çok ciddi bir alandır. Bazen tükürüğünüzü alnınıza yapıştırır, örnek oluşturur.
Türkiye tiyatrosunun algılanma sorunu vardır ve sorun iftira, hakaret, küfür  değildir. Tiyatronun saygınlaşması için, bu meslekten ekmek yiyenlerin saygın tartışmalarına ihtiyaç vardır. Esas olan, ulaşılması gereken “düzey”dir. 
 Küfrü yeni öğrenen çocuk büyüklerinin de kışkırtması ile bir şey yaptığını sanır, unutmamalı . Kendi düzeyinizin kontrolünü karşınızdakine bırakamazsınız.
 Küfrü bile “becerebilmek” gerekir, hele sanatçı, yazar, tiyatrocu iseniz. Öncelik  “akıllı”, “bilgili”, “sorumlu” “zeki” olmaktadır.
Sonu kişiselleşen tartışmaları kutsal bir kavga diye adlandırmamak gerekir.
Her yaşa ait olması gereken bir ifade ve kavga üslubu vardır. Cevap yazmanın da bir âdabı vardır.

Melih Anık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk ve Muhsin Ertuğrul ve de '.....çü'ler

Haldun Taner’in "Keşanlı Ali"si

Türk Tiyatrosu’nun Meseleleri