Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Tiyatro Yardımı İçin Açılan Davalar

Haberi okudum: “ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca özel tiyatrolara sağlanan 2013-2014 ödenekleri bir hayli tartışma yaratmış, önceki yıllarda ödenek alan bazı tiyatroların ödeneği kesilince, "Gezi'ye destek verdikleri için" bu durumun ortaya çıktığı öne sürülmüştü. Genco Erkal, Gülriz Sururi, Rutkay Aziz, Ferhan Şensoy, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Kemal Kocatürk ve Emre Kınay’ın da aralarında olduğu sanatçılar bakanlığın "keyfi ayrımcılığına maruz kaldıklarını ve kendi yandaşlarına birden fazla ödenek gösterildiğini" açıklamış, kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için davalar açmıştı.

Mauritius İzlenimleri 7

Resim
Sonradan İngiliz Başbakanı olan ' William Pitt 'The Elder' (1st Earl of Chatham)1761'de  "İngilizler Hindistan'ı kontrol etmek istiyorlarsa Mauritius'ta Fransızlar olmamalı" demiş. 1860 yılında İngilizler, adayı Fransızlardan almış. Buna rağmen Fransızlar adaya Fransız kalmamışlar hâlâ adada mevcudiyetlerini hissettiriyorlar, hiç bir Fransız markası burada üretilmemesine rağmen ve  İngilizlerin neredeyse her markası burada  üretildiği halde. Dünyayı başka şekilde görmek de mümkün. Seyahatler bu işe yarıyor. Mauritius erkek egemen bir toplum. Şaşırtıcı değil, değil mi? Ama eşleri ile seyahat eden golf tutkunları da onlardan farklı değil. Avrupa'dan kilometrelerce uzağa erkeğin golf keyfi öne alınarak geliniyor. Erkekler golfteyken kadınlar kumsalda bronzlaşıyor. Akşam yemeklerine "dress code" geleneğine uyarak "iniyorlar".  Kaldığımız otelin iki golf sahası var. Yollarda  oradan oraya taşınan golf takımlarını görmek mümkün. M

Mauritius İzlenimleri 6

Mauritius'da gelir getiren üç kalem var : Turizm, tekstil ve şeker kamışı. Turizmde amaç, nüfuslarının üstünde turist getirmek. Bu nedenle yeni oteller, AVM'ler yapılıyor. Ancak bunlar yapılırken turistin ilgisini çeken saflık temizlik ve doğa kayboluyor. Mauritius yabancılara hizmet eden durumunda. Tekstilde dünya markalarının üretimi burada yapılıyor ama Mauritius'un kendi markası yok. Başka markalar için fason üretim yapılıyor. Gördüğüm kadarıyla onların buradaki fiatları kendi ülkedekilerden de pahalı. Bu alanda Hintliler çalışıyormuş. Şeker kamışının şeker olması da özelliğini kaybeden bir konumda zira dünya piyasası ve turizmden beklentilerin artması bu ürünü ikinci plana atmaya başlamış. Mauritius şu anda tarım olarak kendine yetiyor. Küçük baş hayvancılık da sorun değil ama büyük baş hayvan ithal ediyormuş. Balığın da ithal edildiğini duydum. İstihdamın çoğu da turizm alanında desem yanılmış olmam. Mauritius'da konuştuğum bir yerli "Benim üç oyum var. İki

Mauritius İzlenimleri 5

Port Louis Kalesi'nden şehri genel olarak anlama şansı var. Bir şehre yukardan bakmak her şeyi yerli yerine oturtuyor. Port Louis eski bir şehir. TOKİ gerek ! Trafik, park etmek sorun. Ülke nüfusu az ama merkezler çağın dertlerinden payını alıyor. İnşaat panolarına bakınca alt yapı çalışmalarının sürdüğünü gördüm. Eski çarşıda dolaştık, Sahildeki AVM'ye bakındık. Kitapçıdaki kitapların çoğu Fransızca. Yerel bir yazar tanımak istedim Mauritius tarihi hakkında bilgilenmek istedim ama maalesef turistik İngilizce kitaplardan başka kitap bulamadım. Yazarlar Fransızca yazmayı tercih etmişler. Kuzeye sahilden gittik. Bir kaç "beach"de durduk.Batı sahili daha mütevazı tesisler ile dolu. Bu arada şunu belirtmem gerek Mauritius'ta tüm sahiller halka açık. Bizim kaldığımız otele güvenliği geçerek giriliyor ancak sahilden girmek mümkünmüş. Eski bir şeker fabrikası müze olmuş. Ziyaret ettik. Şeker kamışı olunca rom da yapılıyor tabii. Rom melastan yapılıyor, posadan yani. P

Mauritius İzlenimleri 4

Kuzeye turun ana merkezi, Port Louis, ortadaki kalenin ikiye böldüğü bir şehir. Denize doğru bakarsanız sağ tarafta müslüman mahallesi sol tarafta Hindu mahallesi var. Müslümanların bu kadar yoğun olarak yaşadıkları bir başka mahalle yokmuş. Kıyafetler "orada" olduğunuzu anlatıyor.  Şehrin otantik bir çarşısı var.  Yiyecek dahil her şey satılıyor. Satıcılar yabancılara karşı atak, bizde de olduğu gibi. Pazarlık Allahın emri. Söylenen fiatın üçte birine alma şansınız çok. Sabırlı ve güler yüzlü olmak gerekiyor. Bazılarının yabancı sevmedikleri hissine kapıldım. Şehir dar bir alana sıkışmış, çevresi dağlarla çevrili. Denize açılan ağzında eski binaların değiştirilmesi ile AVM oluşturulmuş. Bizdekilerden farklı değil. Okuduğum bir kitaptan alıntıyla "dünya batılılaşıyor". Bence iyi olmuyor. Ben şehrin kendine özel kalbinin attığı mekânları seviyorum. Mauritius bu açıdan henüz bâkir. Ancak emlâk çılgınlığı burada da hayatı değiştirecek. Şimdi yolların her iki yanında uz

Mauritius İzlenimleri 3

Bu mevsimde yağmurlar oluyormuş. Bugün tüm gün sürdü. Ama ne yağmur. Sabah yağmur denize çivi gibi düşüyordu. Kuşlar sustu. Palmiyeler yere secde etti. Yağmurların çokluğu sayısız dereden de anlaşılıyor. İçme suyu rezervuarları ve elektrik bu su bolluğunun kanıtları gibi. Enerji, su türbinlerinden elde ediliyormuş. Evlerde musluk suyu içilebilir kalitede imiş. Adanın her tarafında yeşil renk hâkim. Pek çok endemik bitki var. Endemik hayvanlar dikkate alındığında Mauritius dünyada yüzde yirmilik bir paya sahipmiş. Güneş doğmadan şakımaya başlayan ve kahvaltı masalarının çöpçüsü bir kuş var burada Martin diyorlar. Bedeni kumru renginde. Başı ve kuyruğu siyah. Gagası ve ayakları sarı. Ayakları tavuğunkine benziyor. Gözlerine sarı maske takmış gibi. Yürüyüşüne bakarsanız tavuk. Baş ve gagası kargayı hatırlatıyor. Yürürken 'Horoz Nuri' gibi başını ileri geri oynatıyor. Boş bulduğu masadaki tabağa fütursuzca dalıyor. Serçeler ile arası iyi değilmiş. Burada çalışanlara sordum umursama

Mauritius İzlenimleri 2

Mauritius Adasını dört yönle anlatmak alışkanlık olmuş galiba. Doğu tarafında daha yeni oteller var ama rüzgârlı olurmuş. Biz Doğudayız rüzgârın kötülüğünü görmedik. Batının denizi sâkinmiş , oteller daha eski deniyor. Güneyde görülecek çok yer var. Kuzey ise Port Louis'in çevresinden başlayarak en Kuzeye kadar 17-18. yüzyılların olaylarının izlerini taşıyormuş.(Henüz görmedik) Güney turu Trout aux Cerfs ile başlıyor. En yüksek tepesi sekiz yüz küsur metre olan Mauritius tabak gibi önünüze seriliyor. Eski bir volkanı göreceğim diye gidiyorsunuz ama söylemeseler anlamazsınız. Her tarafı yeşilin türlü renkleri ile ağaçlanmış bir çukur var önünüzde.Turumuzu daha Güneye devam ediyoruz. Sırada Grand Basin var. Kutsal sayılan bir göl yanında kurulmuş bir tapınak ve göl kenarında su üzerinde Şiva, Ganeş, Hanuman, Perwati, Krişna, Sai Baba heykelleri var. Şubat'ta festival olurmuş binlerce kişi gelirmiş. Göldeki balıklar da kutsal sayılıyor. Hindistan'ı görenler için basit kalır.

Mauritius İzlenimleri 1

Mauritius "kendi hâlinde" bir ada olamamış hiç bir zaman.. Bir İtalyan haritacıdan öğrenmiş dünya varlığını. Önce Araplar ardından sırasıyla Hollandalı, Portekizli gemiciler Fransızlar ve İngilizler bu adanın sâkini olmuşlar. Aslında işgalcisi demek daha doğru. Konuştuğum bir buralı "Mauritis'te hiç bir zaman kölelik olmadı" dedi. Bu durumda "sömürge"den de bahsedilemez tabii ki. Aslında sömürülecek pek bir şeyi de yok adanın. Şekerkamışı yegâne zenginliği. Galiba İngilizler döneminden çay girmiş hayatlarına. Maden yok, petrol yok. 2000 kilometrekarede bir milyon üçyüz bin kişi yaşıyor. Şimdilerde esas gelir turizmden. "Hint Okyanusu'nun Anahtarı ve Yıldızı" ismiyle pazarlanıyor. Resmi dili yokmuş ama parlamentoda görüşmeler İngilizce yapılırmış. Anayasa Fransız İngiliz karışımı imiş. Eğitim dili İngilizce ama günlük konuşma dili "Creole". Creole nasıl bir dildir diye sorduğunuzda alacağınız cevap aynı:"Fransızcaya benzer.